Bölüm 27

21.9K 1K 34
                                    

Hayatımızın hemen hemen her günü sadece mutlu olmak olur tüm isteğimiz, bazılarımız dinlediğimiz müzikten mutlu olurdu bazılarımız en sevdiği arkadaşlarıyla birlikte olmaktan bazılarıda sadece ailesiyle mutluluğu bulurdu bende ise bunların hepsi vardı.

Müzik benim hayatımdı mutluydum müzikle, en sevdiğim arkadaşlarım yanımdaydı mutluydum ailem eksik olsa da yanımdaydı mutluydum ama dediğim gibi eksiklikler vardı. Yerini dolduramayacağım eksikliklerim vardı. Bora!

Yanındayken yaşadığımı hissettiğim, gerçekten nefes aldığımı hissettiğim kişi yoktu vücudumun sol yanı eksikti sonra ablam vardı o da eksik parçamdan biriydi bana hiç ablalığını hissettirmemiş olsa da onu seviyordum kim kendi canından kendi kanından olan birini sevmeyebilirdi ki?

Tamam o beni sevmiyor olabilirdi ama ben onun sevgisine her zaman muhtaç olarak yaşayacaktım Merve'yi ne kadar ablam gibi görüp sevsem de Nida ablamın yeri ayrıydı onun yerine kimseyi koyamıyordum dolmuyordu boşluğu tıpkı yokluğu gibi tıpkı Bora gibi...

Şimdi uykumu tamamen alarak uyanmış kalkmaya çalışıyordum. Merih'in kol ve bacaklarından kurtulmam pek mümkün gibi görünmüyordu ilk önce kolları arasından sıyrıldım başı yavaşça yastığa düşünce kaşları çatılsa da tekrar uykuya dalmıştı bacaklarımı bacaklarının arasından çekip tamamen yataktan çıktığımda rahat bir nefes aldım gerçekten sabah sabah o kas yığınıyla uğraşmak yorucuydu.

Banyoya girip kısa bir duş aldıktan sonra yanıma aldığım kıyafetleride giyerek saçlarımı kuruttum odaya geldiğimde Merih hâlâ uyuyordu onu odada bırakarak aşağı indim kahvaltı hazır olduğunda Merih'te inerek herkese kuru bir "Günaydın" diyerek yerine oturmuş sert bakışlarını bana dikmişti.

'Ne var' dercesine omuz silkip bende gözlerimi ona diktiğimde yüzünü buruşturarak önüne döndü.

Gün geçtikçe anlamak zorlaşıyordu onu bir kere tam bir dengesizdi ne zaman ne yapacağı hiç belli olmuyordu tekrar ona baktığımda sessizce kahvaltı ettiğini gördüm traş olmuştu hafif kirli sakalları artık yoktu, gece boyu boynuma batıp tatlı bir sızı oluşturup durmuştu sakalları, şimdi ise pürüzsüzdü ona daha dikkatli baktığımda ise uykusunu almış göründüğünü farkettim gözleri artık yorgun bakmıyordu sonra ise ona çok baktığımı farkedip kızararak önüme döndüm bana neydi ki?

Alel acele kahvaltımı yapıp okula geldiğimde direkt olarak kafeteryaya yöneldim biraz sonra yanımda bir beden hissettiğimde başımı çevirdim ve Batuhan'la göz göze geldim bana güzel bir gülümseme gönderip "Günaydın" dedi bende gülümsedim "Günaydın" parmaklarını saçlarına daldırarak dağıttı etrafımda bu kadar yakışıklı olunca kendimi çirkin hissediyordum!

"Haftaya yarışmanın asıl adamları geliyormuş" diyerek konu attı ortaya başımı salladım. Levent Hoca bir şeyler gevelemişti.

"Evet ama biz harika bir grup kurduk memnun olacaklarından eminim" dedim güvenle.

Levent Hoca en güzel sesleri özenle seçmişti şahsen ben bayılmıştım hem şarkılara hem seslere pek hoşlanmadığım Çiğdem'in bile sesi güzeldi.

"Evet" diyerek sırıttı "Ama ben daha şanslıyım çünkü en güzel ses benim partnerim" hem Levent Hoca hem de Batuhan bana çok güveniyordu ki Levent Hoca kolay kolay beğenmezdi kimseyi provalarda bile en ufak hatamızda hoşnutsuzluğunu dile getiriyordu, başımı eğdim.

"Teşekkür ederim Batuhan sen ne kadar şanslıysan ben de o kadar şanslıyım kendini küçümseme" bana her zaman ki gülümsemesinden atarak teşekkür etti.

O sınıfa gidince bende kafeteryaya girdim beni her zamankinin aksine bu sefer Açelya ilk farketmişti heyecanla el sallaması gözlerimi devirme isteği uyandırmıştı.

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin