Bölüm 53

18.4K 930 25
                                    







Merih Arslanoğlu...

Bomboş.

Hissettiğim şey tam olarak buydu. Boş. Sanki vücudumdan tüm iç organlarımı canlı canlı sökmüşlerde bomboş bir bedenle kalakalmış gibiydim.

Ne yaparsam yapayım Hüma'nın son andaki yüzü gitmiyordu gözlerimin önünden.

Gitmesini de istemiyordum zaten. Her yer boş geliyordu bana. Koskocaman ev bomboş kalmış gibiydi.

Bütün bu eşyalar yokmuş gibiydi. Sanki çölün ortasında kalakalmış gibiydim. Aylardır bu işin peşindeydim. Sadece bende değil. Arda, Emre ve ben. Hüma'yı kollarıma alıp yatağa uzandığımda uyumasını bekleyip o uyuduktan sonra güzel yüzünü biraz izleyip kalkıyordum yataktan.

Gece yarısında bizimkileri de toplayıp plan yapıyor gün ağarırken Hüma uyanmadan tekrar eve gelip cennet kokusuyla iki saatlik bir uyku çekiyordum.

Ama o piç kurusu kendini saklamayı başarmıştı. Biz moruğun peşinde yanlış adamı aramıştık sürekli.

Moruğun arkasına saklandığını o gece Hüma'yı götürürlerken öğrenmiştim. Benim güzel karım şimdi işlemediği bir suç yüzünden tutuluyordu.

Biliyordum şimdi tüm asiliğini gösterip adamları çileden çıkarttığını. Biliyordum bilmesine ama yerlerini bir türlü bulamıyorduk.

Sızlayan gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. Aldığım nefesler bile boştu. Ciğerlerim onun kokusuna hasretken her saniye ölüyordum.

Kalbim eriyordu sanki. Yokluğu bir çığ gibi her saniye kendini daha da belli ederek büyüyordu içimde.

Her yeri yakıp yıkma isteğiyle dolup taşıyordum.

Onun başıma bela olacağını daha o akşam üstü anlamıştım. Üstündeki mürdüm elbiseyle salına salına restorana girdiği an anlamıştım. Akşam güneşinin kızıllığı saçlarına vurup onu tanrıçaya çevirirken herkesin hayran bakışları onu bulduğunda ne olduğunu anlamayıp şaşkın bakışlarını bize diktiğinde anlamıştım.

Çok bela açacaktı başıma. Kurduğum bütün dengeleri bozacaktı...

Nitekim öyle de oldu. Başıma güzelliğiyle bela oldu. Kurduğum tüm çelikten duvarları iyilik dolu kalbiyle bir bir eritti.

Ona aşık olmadan önce hayran olmuştum. Güzelliğine, sesine, masumluğuna, bedenine zıt kocaman kalbine, gözlerine.

Tüm zerresine hayran bırakmıştı beni. İlk zamanlardaki donuk bakışları yumuşayıp içime sıcacık aktığında anlamıştım ona aşık olduğuma. Aşk çok basit bir kavramdı aslında benim için.

Kime sorsam aşıktı zaten. Ona olan hislerim bu kadar basit değildi. Ben ona bağımlıydım.

Hani böbrek hastaları diyaliz makinesi olmadan yaşayamazdı ya. Bende onsuz yaşayamazdım. Soluğum olmuştu o benim.

Başına benim yüzümden her şey gelmişti. Nida'ya olan bütün öfkemi ondan çıkarırken sesini çıkarmamıştı. Defalarca canını yakmıştım. Ama o benden bir an olsun nefret etmemişti.

Kimseden nefret edemezdi zaten. Güzel kalbi buna izin vermezdi. Sevmediği kişileri görmezden gelmesini bilirdi. İlk zamanlarda beni görmezden geldiği gibi.

Soluduğum hava ciğerlerime sığmadığında başımı sandalyenin yaslanma kısmına yaslayarak tavana baktım.

Kokusunu en net bulabildiğim bu alana sığınıyordum her defasında.

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin