Bölüm 40

17.1K 995 22
                                    


Can Aksoy...

Bazı insanlar hayatta o kadar da şanslı değildir. Ya eksiktir ya da yaralı.
Bazılarıda benim gibi yanlış konumdaki kişilerdir.
Sizin tek bir kişiyi tüm hücrenizde hissettiğiniz oldu mu? Benim oldu...

"Hadi Can gelsene" montumu asarak Hüma'nın peşine takıldım.

Bu evi kendi zevkine göre dayayıp döşemişti. Tabi o döşemeye tabi ki ben yardım etmiştim.

Yalnız kalmasını istemiyordum bu evde neyse ki çoğu zaman Açelya ile kalıyordu. Bu bile içimi rahatlatmıyordu iki kızın tek başına evde ne tür bir güvenliği olabilirdi ki?

Masaya geçip oturduğumda Açelya'nın saçlarını bozup cırlamasını duyarak keyiflendim. Kesinlikle benim hayatımın merkeziydi bu iki kız. Babam sadece iş alanında hatırlıyordu bir oğlu olduğunu! İşletme okumayacağımı söyleyip onunla uzun bir tartışmaya girdiğimden beri bir nevi silmişti beni.

Hüma'nın bakışlarının ağırlığını hissedip ona döndüm bir elini beline dayayıp bana gözlerini kısarak bakıyordu. Üstündeki çiçekli elbise ve başındaki mor bandajla bu kadar güzel görünmesi adil değildi.

Kalbimi acıtması da adil değildi.

Gülümsemeye çalışarak omuz silktiğimde başını iki yana sallayarak yaptığı muhteşem yemeklerini servis yapmaya devam etti.

Açelya kızılın tabağa koyduklarını masaya taşırken bana ters bir bakış attı.

"Can bir gün o elini kıracağım haberin olsun!" Ellerimi kaldırarak sırıttım.

"Elimi seve seve kırmana izin verebilirim"

Somurtan yüzü yerini gülümsemeye
bıraktığında tabağıma döndüm. Şimdi niye apar topar çağırdığı belli olmuştu en sevdiğim yemek olan karnı yarık yapmıştı.

"Üff şu yemeğin güzelliğine bak teşekkürler kızılım" hafif bir tebessüm yollayarak yanağıma bir öpücük kondurdu.

"Senin yaptıklarının yanında az bile" sandalyesine oturarak tabağına bakmaya başladı. Yine dalıp gitmemesi için beynimi zorladım her zaman böyle oluyordu olur olmadık yerlerde dalıp gidiyordu sonrasında kendisini toplaması çok zor oluyordu.

"Valla sen bana hep böyle yemek yap bana hiç bir borcun kalmaz" dedim yanağını sıkarken.

Gözleri hafifçe dolarak bana baktı. Üzgün olduğu zamanlarda yaptığı gibi sağ elini yumruk yapmıştı.

Bunu kimse bilmezdi ama üzgün olduğunda hep bunu yapardı kendisi bile farkında olmazdı elini yumruk yaptığının.

Ben biliyordum, sevindiğinde gözlerinin içinin parlayıp çok belli olmayan sol yanağındaki küçücük bir gamzenin oluşmasını, stresliyken gözlerini sımsıkı kapatıp ona kadar saymasını, sinirliyken kaşlarının çatılıp gözlerini kısmasını hepsini ben biliyordum.

Açelya bakışlarından, ben verdiği tepkilerden anlıyordum nasıl olduğunu.

"Sen iste her zaman yaparım"

"Aynen" diye katıldı Açelya. Ona döndüğümüzde başını hiç kaldırmadan yemeklere saldırdığını gördük bu kız böyleydi işte yer yer kilo almazdı.
Yemeği havadan sudan konuşarak ve Hüma'ya yemek yemeye çalışarak geçirmiştik.

Yemekten sonra çaylarımızı içerken ara tatilde ne yapacağımızı konuşuyorduk.

"Bence kayak yapmaya gidelim" dedi Açelya büyük bir hevesle. Kusura bakmasın ama bu hevesi kursağında bırakacaktım!

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin