Bölüm 47

20K 989 30
                                    


"Yarın benim doğum günüm unutmadınız değil mi?"

Gözlerimi yirminci kez devirerek Can'a baktım. Onun da benden farkı yoktu.

"Unutmaya fırsat bırakmıyorsun ki kızım sen en iyisi al megafonu eline sokak sokak gez" ellerini havaya kaldırarak Açelya'nın sesini beceriksizce taklit etti.

"Yarın benim doğum günüm unutmadınız değil mi?"

Açelya koltuğun tepesinde öne eğilerek Can'a gözlerini kısarken ben kendimi tutamayıp kahkahamı salıvermiştim.

Başım geriye düşmüştü ve gülmekten iki büklüm olmuştum. Ufak bir krizden sonra ellerimi karnıma bastırarak doğruldum. "Yılda bir kez oluyor bu tamam mı?" diye savunuşa geçti Açelya.

Hâlâ koltuğun üstünde ayaktaydı. Bir elini beline koymuş öne eğilmişti ve bize gözlerini kısmakla meşguldü. "Tabi kızım yılda üç kere doğum günün olacak değil ya" diye dalga geçti Can. Açelya cırladıktan sonra çemkirmeye geçtiğinde gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum.

"Bir kere ben Açelya'yım her eve lazım olanından anlatabiliyor muyum? Siz geçin bakalım dalganızı benden bir tane daha bulamazsınız" burnunu dikleştirdiğinde derin bir nefes alan Can'a baktım. "İnsanların altı tane benzerinin olduğunu söylerler" bu sefer konuştuğunda yüzü dehşet ifadesini almıştı "6 tane Açelya!"

Başımın arkasını koltuğa yaslayarak güldüm. Odayı tekrar Açelya'nın cırlaması doldurduğunda kapının sesini duydum. "Can ölümün benim elimden olacak oğlum demedi deme!"

Başımı iki yana salladıktan sonra salondan çıktığımda Merih'i paltosunu asarken buldum. Yüzümde solmayan gülümsemeyle ona yaklaştığımda beni farketti. Yanına gider gitmez kolunun altına almıştı. "Açelya varlığını belli ediyor ha?" dediğinde başımı salladım.

"Yarın doğum günü ya çok heyecanlı" başını salladı "Evet Arda bir haftadır uğraşıyor bunun için" kaşlarımı kaldırdım. "Aman Açelya'ya söyleme bunu sonra her şeyi anlatman için başının etini yemesini istemezsin" güldü.

"Arda ile ikisi bir birini bulmuş cidden"
Salona geçtiğimizde bir anda gerilen Merih'le kaşlarımı çattım. Başımı kaldırdığımda kaşlarını hafifçe çatarak Can'a baktığını gördüm. Can'ın da Merih'ten kalır yanı yoktu.

Gözleri benimle Merih'in omzuma sarılı olan kolunda daha çok geziniyordu.
"Hoş geldin Merih" Açelya'nın sesiyle gergin ortam neyseki dağılmıştı. Ah! Birde Açelya Arda'nın kıskançlığından yakınırdı.!

Merih beni kendine daha çok çekerek koltuğa doğru ilerledi "Hoş buldum Açelya" sesi keyifli çıkıyordu şimdi. Bu sefer sessiz taraf birden bire Can oluvermişti.

"Yarın benim doğum günüm biliyorsun değil mi?" imalı sesin üzerine ikisine döndüm birbirlerine attığı bakış alaycıydı. Merih'in dudakları hafifçe iki yana gerildi "Ee?"

Gelip diğer tarafına zıplayarak oturduğunda şaşkındım bunlar ne ara abi kardeş gibi olmuştu? Tamam Açelya her zaman deli dolu biriydi ortama ayak uyduran. Ama ya Merih?

Onun ne kadar soğuk olduğunu söylememe gerek var mıydı? Yani tabi o eskidendi.
Merih'in itirafının üstünden tam tamına üç gün geçmişti. Bu üç günde Merih eskisinden daha yakındı bana ve tam olarak gerçek evliler gibiydik zaten gerçekten evliydik ama... Neyse anladınız siz. Tam olarak karısı sayılmazdım daha. Bir de o konu vardı yanaklarımın ısındığını farkederek gözlerimi kırpıştırdım.

"Yani enişteciğim" dedi Açelya sevimli sevimli göz kırpıştırarak. "Diyorum ki hani geçen ay şu vitrinde gördüğüm kolye vardı ya?"

Merih hafif bir kahkaha atarak başını eğdi "Baldızların baldan tatlı olduğu söylenir ama sen tuzlu çıktın"

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin