Bölüm 46

19.3K 1K 19
                                    

"Yasak olanı istememeliydim. Yüreğim senin yaranla uğraşırken bir başka sevdaya esir düşmemeliydi belki de.

Ama boynuma takılan prangalar o kadar çoktu ki taşıyamıyordum artık. Ruhum yara bere içinde benim. O kadar acıyor ki ruhum, canım. En büyük zelzeleleri yaşıyorum yara bere içindeki ruhumda.

Artık sona geldiğimi düşünürken Şule çıktı karşıma. Şule'yi sen tanımazsın hani her zaman gittiğimiz dondurmacım vardı ya onun kızı. Bana bir ışık gördüğünde sımsıkı sarılmamı söyledi ben de yara bere içindeki ruhumu iyi hissettiren bir ışık buldum.

Senden sonrası hiç olmamıştı kör bir kuyudaydım inan bana. Ama sonra o karanlık kuyunun dibindeyken bir ışık gördüm yaklaşmaya başladım zor oldu ama onun gözlerinde gördüğüm ara ara olan sıcak bakışlarıyla buz tutan içim ısındı. Yüreğim iyileşmeye başladı, onu seviyorum özür dilerim Bora seni hiç unutmayacağımı biliyorsun değil mi? Sen hep benimle olacaksın. Hep geleceğim sana"

Beyaz mermere siyah harflerle yazılmış adının üstünde gezindi parmaklarım. "Seni asla unutmayacağım" derken bile göz yaşlarım gözlerimde intihar ediyor içimde fırtınalar koparıyordu.

Ama huzurluydum. İçimdeki büyük bir sıkıntıdan kurtulmuştum şimdi. Bora ile yüzleşebilmiştim nihayetinde.

Hıçkırıklarıma bir yenisi daha katıldığında mezar taşını öperek ayağa kalktım.

Gözyaşlarımı ellerimle kuruladıktan sonra cebimden sabahtan beri kaç kere arama geldiğini sayamadığım telefonu elime aldım.
Aramaların hepsi Merih'e aitti.

Sabah kahvaltıdan sonra Merih'le beraber çıkmıştık Merih işe ben ise buraya gelmiştim. Ama tek yaptığım saatlerce oturup ağlamaktı bir türlü söyleyememiştim şimdiye kadar. Aslına bakılırsa havanın kararmaya başladığını bile fark edememiştim.

Merih'i arayacakken telefonum tekrar titremeye başladı derin bir nefes aldıktan sonra açtım.

"Efendim" saatlerdir ağladığım için sesim pütürlü çıkıyordu. Boğazımı temizledim. "Neredesin Hüma? sesin neden kötü geliyor? saatlerdir seni arıyorum neden cevap vermiyorsun aklımı kaçıracaktım!"

Birden bağırması irkilmeme sebep olsada bir şey demedim benim için endişelenmişti doğal olarak.

"Ben iyiyim Merih, Bora'nın yanındayım" derin bir nefes aldığını duydum, sonrası uzun bir sessizlik oldu öyle ki bir kez daha "Alo?" demek zorunda kalmıştım.

Konuştuğunda ise sesi tuhaf bir tınıdaydı. "Ben sanmıştım ki-" diye başladı sözlerine. Eksik kalan cümlesini tamamlamak içinde uğraşmadı, sadece "Boşver sadece sanmışım işte" diyerek kapattı telefonu.

Şaşkınlıkla telefona bakakalmıştım. Ne olmuştu şimdi? Neyi sanmıştı? Aval aval bakmaya bir son verip Bora'ya döndüm. "Tekrar geleceğim"

Eve geldiğimde sızlayan bacağımla yüzümü ekşiterek paltomu çıkardım. Diz altımda biten botlarımıda çıkartarak parkeye bastım. Bu his harikaydı.

Işıkları açarak bir kaç kez "Merih" diye seslensemde çıt yoktu.

Daha gelmemişti anlaşılan. Bende ellerimi yıkadıktan sonra yemek yapmaya giriştim. Ne kadar yorgun olursam olayım ev işleriyle ilgilenmeyi seviyordum üstelik bu ev benim evimdi. Merih'le ikimizin evi...

Ona yemek yapmayı seviyordum. Karnıyarık hazır olduğunda sandalyeye çökerek soluklandım. Gerçekten yorulmuştum ama değmişti. Mükellef bir sofra hazırlayabilmiştim. Kapının açılmasıyla bakışlarım mutfak kapısına kaydı. Bir kaç saniye sonra da onu gördüm. "Hoş geldin" sesimle bana dönse de tekrar önüne döndü benim kaşlarım çatılmaya başlarken sessizce yatak odamıza girdi.

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin