Bölüm 52

18.7K 948 36
                                    

Bir Ay Sonra....


Bu, yazdığım son satırlar sana. Artık ne ismim, ne şiirlerim, ne de gölgem çıkmayacak karşına hiçbir yerden. Hiçbir şey, beni hatırlatan hiç bir iz kalmayacak; ne dünden, ne geceden. Bir yaş gibi siliyorum kendimi gözlerinden. Duymayacaksın artık, ne ses, ne nefes, ne şarkı, ne sitem. Velhasıl hiçbir şey kalmayacak maziden. Bana ait ne varsa alıp, yaralı bir güvercin gibi son bir çırpınışla uçacağım ellerinden. Ne lodos fırtınalarım olacak artık seni rıhtımlara sürükleyen, ne de poyrazımda acı soğuğum kalacak iliklerine dek işleyen. Hüzünlü eylüllerimi, kasvetli şubatlarımı, kararsız mayıslarımı, ve çorak ağustoslarımı alıp gidiyorum. Bu taşı toprağı, havası suyu sen olan şehirden. Sokak çocuklarının kocaman kara gözlerine bakıpta, uzanan avuçlarına bıraktığın bozuk para misali, verdiğin sevgiyi dağıt şimdi kime istersen. Derin bir nefes gibi içine çekip, sonra bıraktığın ben, vazgeçtim senden. Hadi şimdi git, nereye gidersen. Camlarda yol gözleyen telaşlı bir anne gibi merak eden, ve seni senden çok düşünen ben, vazgeçtim senden. Gidiyorum, bu havası suyu, taşı toprağı sen olan şehirden. Vazgeçtim olmayacak bizden, vazgeçtim senden. CAN AKSOY...



Gözlerimden firar edip özgürlüğüne kavuşan gözyaşlarımı silerek kağıdı çekmeceye koydum.

Ne zaman okusam deli gibi ağlama krizlerine girdiğim mektubu yırtmak istemiyordum, bunu kaldıramıyordum. Can bırakıp gitmişti beni, giderken bana veda etmeden bu kağıt parçasını bana vermesi için Açelya'ya vermiş çekip gitmişti.

Gitmekteki amacının ne olduğunu bilmem de ayrı bir kahrediyordu beni. Benim yüzümden okulunu dondurmuş şehir dışına çıkmıştı.

Açelya'nın binlerce aramasından sadece bir kaçına cevap veriyor kısa keserek kapatıyordu telefonu.

Kaç kere onu aramak için elim telefona gitmişti sayamamıştım bile. Ama arayamamıştım.

Tam numarasının üstüne gelip yeşile basacakken hemen kırmızıya basıp telefonu kapatıyordum. Zaten beni unutmak için gitmişti. Neden arayacaktım ki? Ne yüzle arayacaktım? En zoruma giden de buydu, en yakınımken şimdi yabancı olmuştuk birbirimize.

Böyle olmamalıydı. Onun beni bırakması yarım bırakmasıyla eş değerdi. Şimdi yine yarım kalmıştım.

Eğer Merihler de olmasa nasıl nefes alırdım bilmiyordum. Zaten şu aralar Merih'te bir garipti. Ya da bana öyle geliyordu bilmiyordum.

Beni kollarına alıp uyuttuğu bazı gecelerde uyurken eksikliğini hissediyor uyanamayıp kontrol edemiyordum.

Şu aralar uykum ağırdı. Gece yatıyor sabaha kadar deliksiz uyuyordum.

Makyaj masamdan yavaşça kalkarak mutfağa girdim. Bugün cumartesi olduğu için biraz temizlik yapacaktım.

Dün Can'a olan hasretim beni çileden çıkarmış okuldan sonra eve gelir gelmez evi hiç bir yeri es geçmeden temizliğe başlamıştım. Eve gelen Merih beni elimde çamaşır suyuyla görmüş nefesini tutmuştu. Ama artık buna alışmış olacak ki ''O çamaşır suyunun lekesini hiç bir kıyafetimde görmek istemiyorum'' demiş direkt çalışma odasına girmişti.

Can'ı, Açelya'nın da özlediğini biliyordum. Bazen dalıp gittiğini bazen de telefonundan Can'ın fotoğrafına bakarken yakalıyordum. Tıpkı benim gibi...

Yemekleri yapıp masayı hazırladıktan sonra çalışma odasının kapısını iki kere tıklattım.

Cevap gelmesini beklemeden odaya girdiğimde Merih'i dosyalara gömülmüş bir şekilde buldum.

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin