Bölüm 20

20K 1K 15
                                    

"Olmuyor Can olmuyor" dedi müzik hocamız Levent Bey sabahtan beri yirminci kez. Sesindeki sitem Can'ın somurtmasına Açelya'nın da kıkırdamasına neden oluyordu bu yüzden hem Can'dan hem de Levent Hoca'dan sert bakışları alan Açelya ise biraz susuyor sonra dayanamıyordu arada benim de kıkırdadığım zamanlar olmuyor değildi Can'ın yüz ifadesi komikti!!
"Yavaş yavaş hissederek söyleyeceksin arkandan atlı kovalamıyor evladım" Levent Hoca'nın azarlar tondaki sesi bıkkınlıkta içeriyordu derslerde daima neşeliydi hiperaktif enerji dolu olan bu adam zil çaldığı anda kabuğundan soyularak ciddi bir ifadeye bürünüyordu yerine göre davranması onu daha çekici kılıyor sınıftaki yani okuldaki kızların adeta salya akıtmasına neden oluyordu ben bile beğeniyordum bu adamı fakat benimki farklıydı ben sadece bize karşı tavrını beğeniyor ona özenmeye çalışıyordum bütün kızların öğrencilik hayatında mutlaka olmuştur bu durum.
"Hocam zaten yavaş söylüyorum şarkıyı" Can artık dayanamayacak bir noktaya gelmişti bunu çenesinde atan damarından görebiliyordum Levent Hoca anladıysada bozuntuya vermeyerek mikrofonu eline aldı "Bir kez daha söyleyeceğim beni iyi dinle"dedi şarkıya başlamadan önce.

"Yüzme bilmeden daha
Deniz görmeden,
Hiç güneşte yanmadan
Şimdi ölmek istemem
Bir kalbi sarmadan
Aşkı tatmadan daha,onla sarhoş olmadan,hiç sevişmeden daha

Şimdi ölmek istemem daha hiç gülmeden
Çoban yıldızı..."

Teoman'dan bir tık daha az güzelini söylemişti ve Teoman, ahh sesine hayrandım onun şarkılarına olduğum gibi.

"İşte tam böyle söyleyeceksin,unutma bunu normal bir insanın karşısında söylemiyorsun bir müzik hocasının karşısında söylüyorsun normal biri şarkındaki çatlakları anlamayabilir ama ben anlıyorum şimdi tekrarr!" Gür sesi konferans salonunda yankılandığında Can başını sallayarak devam etti.
Yaralanmamın üstünden üç gün geçmişti o günden sonra Merih her zaman olduğu gibi beni sinir küpüne çevirmeye devam ediyordu gerçi sinir olmam için alaylı bakması bile yetiyordu sanırım o bakıştan bıkmıştım!bende kendimi derslerime vermiştim, bugünde son dersten sonra Levent Hoca bir şarkı yarışmasından bahsetmiş beni,Can'ı,Açelya'yı ve onların sınıfından Çiğdem diye bir kızı buraya toplamıştı. Can şarkıyı bitirdiğinde Levent memnun bir ifadeyle gülümsedi "Oluyor bak hemen pes etmemek gerek" Can'da gururlu bir gülümseme takınarak mikrofonu yerine koydu "Müzik hayatımızın bir parçasıdır çocuklar" dedi Levent Hoca o güzel sesiyle "Müzik ruhunuzu dinlendirir müziği hissetmeniz ruhunuzu doyurur sizi mutlu kılar" bana döndü "Evet Hüma gelelim sana ne demişler keman sesi ruhun sesidir şarkıdaki yeteneğine herkes hayran kaldı şimdi de kemanda bizi hayran bırak bakalım" yanımda sabahtan beri somurtan Çiğdem'e döndü "Sende piyanonun başına geç bakalım" ilerde duran kemanın başına giderek bir kaç saniye durakladım iki yıldır hiç bir müzik aletine dokunmamıştım çalmayı bile unutmadığım için seviniyordum şimdi ise ellerim titriyordu bu yarışmanın ne kadar önemli olduğu Levent Hoca'nın titizlikle uğraşmasından belli oluyordu ve Allah'ım ellerim titriyordu!!.
Titrek ellerle elime alarak kemanı omzumun üstünde tutarak konumumu aldım
Çiğdem bana bakarak yeşil gözlerini kıstı "Ne yani, ben birinci sınıf öğrencisiyle mi çalışacağım hocam?!" dedi hocaya, sesindeki tiksinti kendimi kötü hissettirmişti dişlerimi sıktım,bu kızdan hiç hoşlanmamıştım.
"Elinde olmayan nedenlerden dolayı geç başladı eğer geç başlamasaydı şuan seninle aynı sınıfta ve ya daha iyi yerlerde eğitim görüyor olurdu Çiğdem!" Levent Hoca'ya bir kez daha hayran kalırken çenemi dikleştirerek Çiğdem'e baktım boyalı sarı saçlarını omzundan geriye atarak piyanoya hışımla oturdu "Şimdi Keman ağlıyor bestesini çalmanızı rica ediyorum"
İkimizde Hoca'ya başımızı sallayarak müziğe giriş yaptık Çiğdem ilk başlayacaktı.

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin