Bölüm 55

16.1K 956 30
                                    




Merih Arslanoğlu

Gözlerimden düşen iki damla gözyaşı anlatıyordu bana her şeyi...

Büyük bir yıkılışı, kayboluşu, çöküşü! Sevdiğim kadın kollarımda çırpına çırpına kapatmıştı gözlerini. Bağıra bağıra kesmişti nefesini, nefesimi.

''Sen gerçek değilsin!'' diyerek avazı çıktığı kadar bağırdığı her an ruhumda bedenimdeki kurşun yarasından daha derin yaralar açılmıştı.

Ben o hastanede bilinçsizce yattığım her an sevdiğim kadında her gün bilincini biraz daha kaybetmişti. Hissiz bakışları ruhumu bedenimden ayırmıştı sanki. Burada olduğuma inanmayışı dolamıştı boynuma ipleri.

Kollarıma cansızca yığıldığında o ip tavana asılarak beni de çekmişti. Can çekişiyordum. Ruhum can çekişiyordu. Hüma bilinçsizce yatarken ölümden dönmüştüm ama ölüme gidiyormuş gibi hissediyordum.

Gözyaşlarımı sildikten sonra kucağımda baygın yatan karımın gözyaşlarıyla ıslattığı yüzünü sildim.

Elmacık kemiğini net olarak elimin altında hissediyordum. Yüzü küçücüktü. Giydiği bol pijamaları kiriydi tıpkı saçları gibi. Etrafa kısa bir akış attım.

Dağınık yatağımız, yerlere saçılan eşyalar ve yatağın üstündeki siyah bir tişört, benim tişörtüm. Derin bir nefes aldım.

Hüma hiç sevmezdi ki dağınıklığı! O beni temizlikten bunaltan biriydi bu bana çok yabancıydı.

Kucağıma iyice çekerek ayağa kalkmaya çalıştım. Son günlerde biraz daha kilo aldığını hatırlıyordum. O geceden önce. Şimdi ise yine ilk tanıştığımız günlerdeki gibiydi. Pek bir ağırlığı olmasa da göğsümdeki iki kurşun yarası sızladı.

Omzumda Hüma'nın doğum günü gecesinden kalma kurşun yarası neyseki geçmişti. Yatağa kadar götürüp yatırdığımda hemen kıvrılarak ellerini yatağın üzerinde gezdirdi.

Kaşlarım anlamazlıkla çatılırken benim siyah tişörtümü bularak burnuna bastırdığında boğazıma koca bir yumru oturdu, yutkunamadım.

Gözlerim dolmaya başladığında kendimi kastığım için göğsümdeki dikişli yerler tekrar sızlamaya başladı.

Yanına uzanarak yüzünü incelemeye devam ettim. Bütün yaşadıklarımız bir film gibi gözlerimin önünden geçerken düşündüğüm tek şey bundan sonra ne olacağıydı. Ne yapacaktık? Hüma'yı nasıl iyileştirecektim? Hissiz bakışları tekrar eskisi gibi aşkla bakacak mıydı? Tek isteğim Hüma'nın kendine gelmesiydi başka bir şey istemiyordum.

Yanımdaki kıpırtıyla birlikte gözlerimi açtığımda Hüma'nın uyandığını gördüm. Işığı sönmüş irisleri yüzüme kenetlenmişti.

Hissizdi. Bir süre birbirimize baktık. Aramızdaki sessizliğe Hüma son vermişti.

''Gitmemişsin'' diyerek. Yutkundum. Ellerimi kaldırarak yüzüne yaklaştırırken ellerime bir bakış atarak gözlerime baktı. Yine hissizdi.

Ellerim yüzünü bulduğunda bakışlarını hiç çekmedi benden. ''Gitmeyeceğim'' dediğimde gözlerini kapatıp açtı. ''Herkes gider Merih, Bora'da gitmeyeceğim demişti ama gitti sende gideceksin'' doğrularak başımı iki yana salladım.

''Ben gitmeyeceğim'' bakışları yüzümde bir kez daha gezindikten sonra boşluğa sabitlendi. Elindeki uyurken bir an bile bırakmadığı tişörtümü burnuna bastırarak derince bir nefes çekti içine. Sanki bütün oksijen kaynağı oymuş gibi. Elimde olmadan kendi tişörtümü kıskanmıştım!

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin