Bölüm 25

18.3K 1.1K 50
                                    

Gökyüzü...

Mavinin her tonunu barındıran gökyüzünü izliyordum kapıdan çıktığımdan beri.

Bana huzur veren sayılı şeylerden biriydi gökyüzünü izlemek.

Kahvaltıdan resmen kaçmıştım çünkü Selda annem Merih'i özlediğini söyleyip durmuştu, evet tam üç hafta olmuştu Merih eve gelmeyeli.

O geceden sonra sadece tekrar başladığı üniversitede görüyordum onu. Gün içinde bir iki kez ancak görebiliyordum onu da, zaten bir hafta önce de giydiğim gömlek yüzünden yaşıtlarımız gibi mesajlaşmış ve mesajda kavga etmiştik.

Üniversiteye girer girmez telefonumdan bildirim sesi gelince açmıştım mesajda da tam olarak
'O gömlek ne hiç giymeseydin'di.

Kabanım olduğu halde o gömleği nasıl gördüğünü anlayamamıştım bile.

On dakikalık bir kavgadan sonra telefonu tamamen kapatmış hiç bir mesajına cevap vermemiştim trip atan sevgililer gibi görünsem de umrumda değildi.

Her şeye karışıyor aklına eseni yapıyordu yani tam bir dengesizdi.

Bir haftadır da mesaj atmaktan vazgeçmişti ben de bu üç hafta boyunca sürekli Açelya ile Can'la vakit geçirmiştim birlikte sinemaya, alışveriş merkezlerine gidiyorduk tabi Can alışveriş lafını duyar duymaz bir bahane bulup kaçıyordu çünkü Açelya'nın alışveriş yaparken kendini kaybettiğini biliyordu.

Bu üç hafta içinde tatsız şeyler de yaşanmıştı mesela Levent Hoca üç gün ortadan kaybolduğum için resmen canıma okumuş saatlerce ekstra olarak tiz seslere çalıştırmıştı bunun sonucunda da boğazım tahriş olmuş imdadıma hiç ummadığım biri yetişmişti. Batuhan!

Her tizlere çalışma saatimden sonra elinde ılık şekerli suyla ortaya çıkmıştı.

Levent Hoca söylemem gereken şarkıyı bulmuştu partnerimde yine Batuhan'dı, o yüzden bu aralar Batuhan'la daha da kaynaşmıştık.

İyi biriydi fakat Arda ile Can hiç sevememişti Merih'i okulda çok az görsemde Arda arada bir yanıma geliyor, yanımda Batuhan'ı görünce de sert bakışlarını üstüne salarak beni kolunun altına aldığında her cümlesinin sonuna bir 'yenge' kelimesini katıyordu...

"Günaydın Hüma" dedi Batuhan sevecen bir sesle, ben arabamı üniversitenin otoparkına park edip indiğimde.

"Günaydın Batuhan" diye karşılık verdim bende sevecen bir sesle gerçekten sempatik kişiliğiyle herkese kendini sevdiriyordu Can ile Arda hariç.

"Bugün nasılsın bakalım?"

Çantamı düzeltirken gülümsedim "İyiyim sen nasılsın?"

Omuzlarını yavaşça kaldırıp indirdi "Her zaman ki gibi" siyah saçlarını kestirmiş olacak ki her zamankine göre kısaydı bugün, kulağına da her gün farklı bir küpe takıyordu erkeklere küpeyi yakıştırmazdım ama onda güzel duruyordu.

"Bugün ne yapıyorsun?" diye sordu yan yana okula girerken başımı salladım bugün mezarlığa gidecektim.

"Bugün kendime huzur depolayacağım" Bora'ya gitme düşüncesi kalbimi burksa da artık alışmıştım.

Bana merakla baktı "Huzur depolama yeri diye bir yer mi var yoksa alışveriş günü mü?" Küçük bir kahkaha attım "Hayır alışveriş yapmayacağım her kızın aksine alışverişi pek sevmem" dedim gülümsemem yüzümde solarken "Bugün mezarlığa gideceğim" bu sefer sesim fısıltı gibiydi. Bana herkesin aksine anlayışlık ve hüzün arası bir bakış attı "Başın sağolsun" demekle yetindi bende sadece başımı salladım ne kadar zordu sevdiğin birinin ölümünden bahsetmek...

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin