Bölüm 45

17.4K 995 16
                                    


Eksik olmak canımı yakıyordu.

Bu öyle bir acıydı ki bıçaklarla döşenmiş bir yatakta yatmak gibiydi her bir eksiklik sırtımı delip geçen bir bıçak daha demekti.

Küçükken yedi yaşıma kadar yalnızdım. Babam bana oyuncaklar aldığında yüzümde güller açarak babamın bana aldığı oyuncakları gösterebileceğim kimsem olmazdı.

İki kişilik oyun bulduğumda o ikinci kişiyi bulamazdım. Şimşek çaktığında sığınabileceğim kişi sadece annem ya da babam olurdu.

Yağmurlu bir gecede şimşekler çakıp beni korkuttuğunda koşa koşa ablamın odasına gittiğimi hatırlıyordum. Yetişmeyen boyumla yorganını çekmeye çalıştığımda uyanarak beni azarlamıştı.

Ağlayarak annemin odasına gittiğimi hatırlıyordum. O gece kalbim öyle çok kırılmıştı ki. Küçücüktüm ama duygulu bir kız olmuştum hep.

O geceden sonra bütün iki kişilik oyuncaklarımı attığımı hatırlıyordum.

Her bir oyuncağım için hıçkırıklara boğulup çöp poşetine atmıştım. Ve bir daha babamdan oyuncak istememiştim.

Ondandı oyuncaklarım yerine annemle mutfakta vakit geçirmem. O geceden sonra her şimşek çaktığında ne kadar korksamda ablama gidemeyip yorganın altında ağlayarak uyurdum.

O geceden sonra tüm oyuncaklarımla vedalaşıp tek başıma oynardım. Ablam o gece benim ruhumu yarım bırakarak çocukluğumuda yanında götürmüştü. Yarım bir insanın çocuklaşmasıda imkansızdı zaten.

Şimdi ablam bana her zamanki donuk bakışlarla bakarken zaten eksik olan yanımdan bir parça daha kopup gitmişti.

Merih'in elini istemeden de olsa sıktım belki güç almak istiyordum ya da ruhumun acısı fazla gelmişti. Bir şekilde iyi hissedebilmekti amacım belkide.

Aslında korkuyordum da Merih'in elimi bırakmasından, beni tamamen yok etmesinde korkuyordum.

Nefesim boğazımda tıkandığında bacaklarım titremeye başlamıştı. Zaten sabahtan beri sızlayan bacağım isyan bayraklarını çekmek üzereydi.

O an Merih sanki hissetmiş gibi endişeyle bana döndü ağır bakışlarını üstümde hissetsem de sanki transtaymışım gibi ablamdan çekemiyordum bakışlarımı.

Elimi sanki güç vermek istercesine sıktıktan sonra elimdeki eli belime kayarak sıkıca tuttu. "Hüma geç otur ayakta kalmaman lazım.''

Buz tutan kalbim sıcacık olmuştu o an.Ruhumda hissettiğim acılar dinmişti kısa süreliğine de olsa. Bir insanın ruhu acır mıydı?benim canım bile bana acımayı bırakmıştı o yüzden artık ruhumun yaralarını hissediyordum.

Annem kalkarak yanımıza geldiğinde onunda gözlerindeki rahatlamayı net bir şekilde görmüştüm.

Ardından babam gelerek annemin yanında durdu.''Hoşgeldiniz'' dedi minnetle. Belki de bu minnetleri Merih'in tepki vermediği içindi.

Ben başımı annemin göğsüne koyduğumda bile Merih belimi bırakmamıştı. ''Hoş geldin kızım'' dedi annem fısıltıyı andıran ses tonuyla.

''Hoş buldum anne'' babam ''Hoş geldin oğlum'' dediğinde doğrularak Merih'e baktım. Yüzünden ne düşündüğünü bilemiyordum yine. ''Hoş buldum baba'' diye karşılık verdi yine ne düşündüğünü bilemediğim bir ses tonuyla.

Ardından bana dönerek başıyla koltuğu gösterdi. Sessizce başımı salladığımda bana destek vererek koltuğa oturmama yardım etti. yanıma oturduğunda hâlâ ne düşündüğünü merak ediyordum. Sevdiğim adam ablamı seviyor muydu? Evet artık kabul etmiştim onu sevdiğimi bu zor olmuştu benim için, vicdanıma kor ateşler atılmıştı. Ama gerçek olandı bu inkar etmeye devam edersem yine en çok zararı ben alacaktım.

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin