Bölüm 54

15.3K 963 27
                                    


'Bu dünyada neyi çok istersen o senin imtihanındır' sözü çınlayıp duruyordu kulaklarda.

Şu aralar mantıklı düşünebildiği her an bunu hatırlıyordu genç kadın. Çok geçmeden de tüm vücudu titremeye başlıyor. Çığlık çığlığa kalıyordu.

Çığlıkları önce ağlama krizlerine sonra da kahkahalara dönüşüyordu. ''Bu kadar kolay olmamalıydı!'' diye başladığı cümleler boş odasının boş duvarlarına çarpıyor kendisine geri dönüyordu.

''Hani hiç bırakmayacaktın beni? Hani beraber ölecektik biz?'' Ruhsal acısı yetmiyor genç kadına.

Ellerini saçlarına daldırarak koparırcasına çekmeye başlıyor. Odanın en köşesine sindiği yerden kalkarak hızlı hızlı volta atmaya başlıyor.

Yorulduğunu hisseder hissetmez yatağın köşesine oturarak başını kolları arasına aldığında o kokuyu alıyor.

Ciğerleri o kokuyu daha fazla isterken yastığı hızlıca alarak yüzünü bastırıyor. Gözlerini kapatıyor sonrasında. Günlerdir bulamadığı huzuru anında buluveriyor. Bir an ağlamak için gözleri doluyor ama içinden gelen kahkaha atma isteği baskın geliyordu.

''Merih gel artık çok özledim seni! Yemin ederim çok özledim! Gel bak kızmayacağım sana beni yalnız bıraktığın için, yeter ki gel ne olur gel!''

Yakarışları sonuçsuz kalıp boğazı ağrımaya başladığında odasının en köşesine tekrar geçerek başını kolları arasına alıp oturuyor.

''Bana yalan söyledin Merih sen yalancısın bırakmayacağım demiştin seni seviyorum demiştin!'' sessiz fısıltıları çoğalıp giderken kapısının açılma sesiyle oraya dönüyor.

Buz mavisi dar kot pantolonu, beyaz tişörtü, sarı saçlarıyla içeriye ablası giriyor. Gözleri dağınık odada dolaştıktan sonra genç kadının üstünde duruyor.

''Yine başa mı döndük kardeşim?'' yüksek sesle kahkaha atan genç kadın tüm nefretiyle bakıyor ablasına. Yıkılmaz görüntüsünün çökmüş olduğunu fark etse de umursamıyor.

''Hep böyle mi olacak? Her acı çektiğinde aklını kaçırmaya devam mı edeceksin Hüma? Bunun bedelini yine bize mi ödeteceksin?''

''Evet!'' yüksek sesi ablasını korkutsa da yüksek sesle konuşmaya devam ediyor. ''Sen bu dünyadaki en bencil insansın! Sen abla sıfatına layık olmayan tek insansın!''

Yalpalayarak ayağa kalktığında kahkaha atmak istese de kendini yorgun hissettiği için yapmıyor. ''Söylesene abla bana ne zaman ablalık yaptın sen?''

Karşısındaki kadının an ve an afallamasını zevkle izleyip bu sefer kahkahasını tutmuyor. ''Boşuna düşünme öyle bir an yok çünkü!'' kahkahası hıçkırıklara döndüğünde ablasının ayaklarının dibine yere çöküyor.

''Ölüyorum abla yardım et'' ağlaması devam ederken ellerini göğsüne götürüp bastırıyor.

''Abla lütfen bana yardım et ölmek istiyorum izin vermiyorlar lütfen, lütfen yardım et. Bir kere olsun gör beni sana yalvarıyorum abla yardım et bu acıyı al içimden yaşayamıyorum!''

Ablası tepkisiz kaldığında hıçkırıkları sanki olabilirmiş gibi daha çok çoğalıyor. ''Abla ölüyorum bana yardım et!'' aniden ayağa kalktığında tepkisiz duran ve dehşetle bakan ablasını itiyor.

Çığlık çığlığa kalıyor yine. ''Sana diyorum Allah'ın belası! Niye geldin söyle? Nasıl delirdiğimi görmek için mi? Senden nefret ediyorum sadece delirdiğimi gördüğün için senden nefret ediyorum''

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin