Bölüm 19

17.1K 977 10
                                    

Bilincim dipsiz bir kuyunun içinden yavaş yavaş dışarıya sızmaya başladı. Elime değen parmakları hissettim önce, göz kapaklarım titreyerek aralandığında loş ışık gözlerimi tamamen açmama yardımcı olmuştu.
Yavaşça başımı çevirdiğimde Can'ı, yattığım yatağın hemen yanına bir sandalye çekmiş elimi tutarken gördüm elleri sağ elimi okşuyordu gözleri ise uzaklara dalmış gibiydi elimi okşadığının bile farkında değil gibiydi. Yakışıklı yüzü karanlıkta bile kendini belli edecek kadar solmuş beyazlamıştı. Kuru dudaklarımı ıslatarak yutkundum bu boğazıma acı vermişti susamıştım.

"Can?" Cılız çıkan sesim odaya karıştığında Can sanki rüyadan uyanmış gibi irkilerek bana baktı kaşlarım çatılırken endişeli yüzüne bakmaya devam ettim. "İyi misin kızılım?" Dedi bir eliyle yanağımı okşarken "İyiyim ne oldu bana?"
"Sadece ufak bir sıyrık şanslıymışsın" elimi dudaklarına götürerek öptü "Sana bir şey olacak diye o kadar çok korktum ki Hüma çıldıracak gibiydim" dediğinde içim sızladı onu rahatlatmak için gülümsedim "Ama bak bir şey olmadı buradayım" soluk yüzünde bir gülümseme meydana geldi "Bir şeyin yok, çok şükür" elimi bir kez daha öperken odanın kapısı açılarak içeriye Merih girdi. Ona sinirliydim aslında o içeriye girmeseydi bir adam ölmeyecekti bana bir şey olması umrumda bile değildi o adamın yerine ikisinden birine bir şey olabilirdi Merih'e bir şey olsaydı kendimi kötü hissedecektim Can'a bir şey olsaydı eğer ben dayanamayacaktım artık.

"Doktor'u gönderdim" dedi duygusuz bir sesle Can başını sallayarak ellerini çekti benden, ayağa kalktığında Merih'te bana yaklaşmıştı
"Eğer oraya pat diye girmeseydin bunlar olmayacaktı" dedim doğrulmaya çalışırken sol kolumun yakıcı acısı beni bir an soluksuz bıraksada kendimi toparlayarak sırtımı yatağın başlığına dayadım
"O adamı sadece konuşarak ikna edeceğini mi sanıyordun?"
"İkna ediyordum evet" sert sesim odada çınlarken Can bir bana bir de Merih'e bakıyordu.
"O adamın derdi sadece para olsa seni kaçırır ailenden yada benden bir şekilde alırdı seni bırakıp yakınlarına sarmazdı" dedi kendinden emin ses tonuyla "Merih haklı kızılım o adamın derdi para dışında başka bir şey tamam para da var ama-"
"Belki de Bora yüzünden bana kızgın sonuçta oğlu gibi sevdiği birinin ölümünden beni sorumlu tutuyor" diye kestim Can'ın lafını. Çenesi kasılırken tıslama gibi bir ses çıkardı "Psikopat!"

Can odadan çıktığında Merih üstündeki ceketi çıkartarak kendini yanıma attı ona kötü kötü baksamda beni tınlamayarak gözlerini tavana dikti "Bakma öyle nöron gibi buraya gelene kadar neler yaşadım hiç bir fikrin yok arkadaşını sakinleştirmek hiç kolay değildi evi arayıp bugün gelemeyeceğimizi bildirdim bu gece buradayız yarın eve döneriz" dedikten sonra gözlerini kapattı derin bir nefes aldım bu tavırları beni deli ediyordu dudaklarımı ısırarak sakinleşmeyi bekledim.
"Sence ne yapabilir?" diye soru sordu bana, tabi ki adamın neler yapıp yapmayacağını bilmiyordum "Beni sevdiklerimle tehdit ediyor çünkü Bora'dan sonra delirdiğimi biliyor zayıf noktamla tehdit ediyor sanırım bunu uygulayacakta" derken bütün tüylerim diken diken olmuştu gözümün önüne gelen görüntüleri savuşturmak için başımı salladım "Saf" diye mırıldandı,ona bön bön baktım "Ne?!" "Adamın ne istediğini çözemeyen tek aptalsın" cidden sinirlerimi zorluyordu "Ah" diye mırıldandım ben de "Herkes senin gibi kurşunlar,tehditler arasında yaşamıyor Merih Arslanoğlu" sesim sonlara doğru yükselsede umursamadım. Bana yan bir bakış atarak önüne döndü "Alışsan iyi edersin karıcığım artık sende bir Arslanoğlu'sun" dişlerimi sıktım "Hem beni kaçırsalar direkt babamdan para isterler senden niye istesinler" homurdanmama gülerek karşılık verdi "Öyle deme zeki deli benden isterlerdi çünkü kocanım" bana ayıplarcasına bir bakış attı "Çok unutkansın çalıştır o beynini yan etkisi falan olmuyor korkma" resmen benimle dalga geçiyordu şuan sinirden kıpkırmızı olduğumu söylememe gerek yoktu beyaz tenli olmamın dezavantajlarından biriydi. Bu halim onu eğlendiriyor gibiydi "Birilerinin eğlendiğini görmek ne güzel" iğneler tonda çıkan sesimle hafifçe kahkaha attı "Saflarla uğraşmak çok eğlenceli oluyor evet, türünüzün nesli tükeniyor belki de bu yüzden daha çok eğlenceli oluyor" diyerek yan döndü bende kayarak başımı yastığa koydum "Defol git Merih seninle uğraşamayacağım" "Uğraşmanı kim söyledi ki?"
Onu duymazlıktan gelerek gözlerimi kapattım oda artık her gece yaptığı gibi yüzünü boynuma gömdü sağ tarafta yattığı için yaralı kolumla temas etmiyordu yine de canımı yakmamak için temkinli davrandığı belliydi bu duruma şaşıracağım sırada Merih sözleriyle bu tezimi çürüttü "Yarana dokunmamaya çalışıyorum çünkü ağlayıp uykumun içine etmeni istemiyorum!!"

Gözlerimi açtığımda güneş yavaş yavaş doğuyordu daha erken olduğu için Merih hâlâ uyuyordu üstümüz açılmıştı ama beni iyice sarmalayıp kendine çektiği için üşümüyordum hem odanın sıcaklığıda buna yardım ediyordu Can'ın kendine ait olan evindeydik dün ben yaralandığımda bize gidemeyeceğimiz için buraya gelmişiz tabi hastaneye giderek polislerle uğraşmak istemedikleri içinde öyle.

Bir daha uyku tutmadığı için Merih'in kolları arasında bundan sonraki hayatımı düşündüm acaba ne kadar yaşayacaktım? O adam ne yapacaktı? Kime zarar vererek yakacaktı canımı? Neden işini sadece benimle halletmiyordu ki? Neden en yakınlarıma zarar vermek istiyordu?

Beş dakika sonra yaşayacağımı kim garanti edebilirdi ki hem? Belki hiç bir şey olmayacaktı fakat ani bir kalp krizinden ölecektim. Ölümle yaşam arasındaki ip kıl kadar inceydi. Korkmuyordum ölümden çünkü ölünce tam olarak huzura kavuşacağımı biliyordum Bora'ya kavuşacaktım nasıl huzursuz olurdum ki? Nasıl korkardım? Başımı sallayarak Merih'e baktım güzel olarak tanımladığım yüzü şimdi, uyurken o kadar masum görünüyordu ki bu güzel bir tabloya bakmak gibiydi koyu kahve saçları alnına dökülmüştü biçimli burnu benim bile onu kıskanmama neden oluyordu gür kirpikleri bana her zaman baktığı o alaylı bakışlarını saklıyordu kaşları ise alınmış gibiydi fakat bu düşünceme katıla katıla gülebilirdim o Merih Arslanoğlu'ydu öyle işlerin yanından bile geçmezdi onu uyurken çekmek çok daha kolaydı! Sağ elimi kollarının altından kurtararak yorganı üstümüze örttüm başını boynuma iyice gömerek uyumaya devam etti. Uyumak bir bakıma her şeyden kurtulmaktı bütün yaşadığımız kötü şeyleri kısa süreliğine de olsa uyuyarak unutuyorduk. Uyku en güzel kaçış yeriydi!!! Gözlerimi kapatarak Merih'in kokusunu içime çektim ve buda beni tekrar mayıştırıp uyutmaya neden olmuştu...

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin