Oturduğum yerden gökyüzündeki sınırsız yıldızları izliyordum. Oh Tanrım çok güzeller. Büyülenmişçesine onları seyrederken elimdeki kupadan bir yudum kahve aldım. Kapının açıldığını duyunca yüzümde büyük bir gülümseme meydana geldi. Elimdeki kupayı masaya bıraktım. Arkamı dönüp ayağı kalktım.
"Hoşgeldin Can"
Ona yaklaştım.
Elindeki çantasını yatağın üstüne bırakıp kravatını gevşetti ve
"Hoşbuldum" dedi ve yanağıma öpücük kondurdu.
Ceketini çıkarmasına yardım edip
"Sen istersen bir duş al, ben de yemek hazırlayayım""Tokum ben, yemek yedim şirkette. Ben duş alayım. Çok yorgunum." dedi. O konuşurken ben dolaptan havluyu çıkarmıştım.
"Beraber yeseydik."
"Dedim ya Müge, şirkette yedim ben."
Dedi ve elimdeki havluyu alıp omzuna attı. Tekrar yanağıma uzanıp öpücük kondurdu ve banyoya girip kapıyı kapattı
Elimi karnıma koyup
"Baban çok duygusuz bebeğim." dedim ve yüzümü kırıştırıp masanın üstündeki kupayı elime aldım. Mutfağa inip kupayı masaya bıraktım. Dolabı açıp"Ne yiyelim? Ohh pasta!"
Dünden kalan bir tabak pastayı çıkarıp masanın üstüne koydum ve çatalı alıp yemeye başladım. Tabağımı elime aldım ve oturma odasına geçtim. Televizyonu açıp koltuğa oturdum. Pastamı yerken
"Nasıl? Leziz değil mi?" diye bebeğimle konuşmaya başladım. Daha olgunlaşmamış bir embriyoyla...Çok sıcaktı ve terlemeye başlamıştım. Gözlerimi araladığımda yatağımdaydım. Can ise masanın üstündeki kâğıtlarla ilgileniyordu. Duvardaki saate gözümü kaydırdığımda gece 4'e geliyordu. Üstümdeki pamuklu yorganı ayağımla ittirip doğruldum. Bileğimdeki tokayı sıyırıp saçıma bağladım ve pofuduk terliklerimi ayaklarıma geçirip Can'ın yanına yaklaştım.
"Can hala uyumadın mı?"
Arkasına aniden döndü. Beni görünce gülümsedi
"Ah sen miydin?"Yanına gelip yüzünü ellerimin arasına aldım. Gözaltları morarmış ve şişmişti.
Ellerimi tutup yüzünden indirdi ve belimden kavrayarak dizlerinin üstüne oturmamı sağladı.
tekrar yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
"Kendini çok hırpalıyorsun" dedim."Biliyorum. Ama çok önemli bir projeye imza attık. Hepimizin çok çalışması gerekiyor." dedi.
"Kendine zaman ayır biraz"
"Ayıramam. Zamanım yok"
Kollarımı boynuna dolayıp sarıldım. Kurşun kalemden siyahlaşmış elleriyle belimi sıkıca sarıp kafasını göğsüme gömdü.
"Uyumak ister misin?" diye direlttim.
"Hayır." dedi.
Kollarını gevşetince dizinden kalkıp elinden tuttum.
"Hadi, kalk"
"Müge, az kaldı zaten."
Gözleri resmen 'beni uyut' diye bağırıyorlardı.
"Hadii!" diye onu zorlayınca kalkmak zorunda kaldı.
"Ah başımı yakacaksın" dedi ve bir elini belime koyup, diğer elini bacaklarımdan geçirip bir hamlede beni kucağına aldı. Yatağa hafifçe bırakıp üstüme yorganı örttü ve tekrar masa başına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşk
FantasyKüçüklüğünden beri sevdiği adam ile arasındaki engeller bitmiyor. Büyük aşk, bir o kadar sorunlu olacak. Onların sevmekten de öte. Kaybedeceğini bile bile mücadele etti. Beklemediği bir anda karşılık buldu. Bu onu hayata daha çok bağladı. Ve onu asl...