MEDYA: CAN
"Nasıl öper seni ya?"
"Bilmiyorum offf. Benim onu sevdiğimi biliyor ve acı çektirtmek istiyor"
"Ne adi bir herif ya. Neden böyle yapıyor?"
"Biz kamptayken ben söylemiştim ya sevdiğimi"
"Eee"
"Senem ile araları bozulmuş. Bu da çok acı çekmiş sonra benimde acı çekmemi istiyormuş."
"Salak mı bu?"
"Bilmiyorum ya."
Ağlamaya başladım. Gerçekten annem ve abimin acısı yetmiyormuş gibi birde Can acı yaşatıyordu. Çağla bana sarıldı ve lavaboya götürdü. Zil çoktan çalmıştı. Ekimi yüzümü yıkadım. Sınıfa girdik. Bu hoca hiç dersten çıkmazmı ya?
"Yine mi siz?"
"Özür dileriz"
"Kızlar bu kaçıncı?"
"Tamam bu sefer affedin bir daha olmayacak"
"Tamam. Geçin yerinize."
Kızıl saçlı kız ismi Merve. Pis pis sırıtıyordu. Çağla ona kaş göz işareti yaptı ve yerimize geçtik.
Arkada otururken kafamı masaya koydum ve ağlamaya başladım. Kendimi tutamıyordum. Öyle sessiz ağlıyordum ki. İçimde boğulacakmış gibi hissediyordum. Kimse duymasın diye öyle sessiz ağlıyordum ki artık ne kadar başarılı olduğumu bilmiyorum. Çağla fark etmiş olacak ki
"Müge ya ne yapıyorsun?" dedi kısık sesle.
"Ağlıyorum" dedim boğuk sesimle.
"Biliyorum herhalde. Ama yeter canım ya. Kendini mahfediyorsun."
"Ne yapayım Çağla?"
Sırtımı Çağla'ya döndüm ve ağlamaya devam ettim. Sırtımı sıvazlıyordu.
Zilin çaldığını fark etmemişim bile. Çağla beni kaşdırdı ve bahçeye indik. Ne kadar inmek istemesem de Çağla zorlamıştı. Ağaca yaslanmış vaziyette Can'ı gördüm. Kalbim duracaktı. Kahretsin yine çok tatlıydı. Ne yapıyor bu çocuk bana?
Ne kadarda sevmesede bana ne kadar acı çektirsede kalbim hiç aldırış etmiyordu. Can yanıma yaklaştı. Çağla'nın kolunu daha sıkı sıktım. Çağla
"Merak etme Müge."
Can daha fazla yaklşmıştı.
"Müge gelir misin?"
"Hayır. Ne istiyorsun. Acı çekiyorum zaten. Görmüyor musun?"
"Biliyorum. Gerçekten de başka bir şey için konuşacağım."
Çağla hemen atladı
"Hiç bişi konuşmayacaksın"
"Sanane"
Çağla kolumdan çıktı ve Can'ın üstüne doğru yürüdü. Kolundan tuttum ve geri çektim.
"Bekle Çağla. Konuşalım bi"
"Yine ağlayacaksın"
"Ben güçlüyüm ağlamam merak etme"
"İyi sen bilirsin"
Dedi ve sinirle yanımızdan ayrıldı. Cana baktım ve
"Ne istiyorsun"
"Hiç konuşmak istiyorum. Canım sıkılıyor"
"Ne?"
"Seninde buna ihtiyacın var"
"Can ben seni seviyorum kabul. Ama bırak aşkını içimde öldüreyim. Her an karşıma çıkarsan bana bu kadar yakın olursan seni unutamam"
"Beni unutabileceğini mi düşünüyorsun"
"Evet."
"Hayır"
"Evet Can. Unutabilirim."
."Ben kalbini dinliyorum Müge."
Elini kalbimin olduğu tarafa bastırdı ve
"Burası öyle demiyor ama. Çok güzel atıyor."
Elini tuttum ve kafama koydum
Gözlerim dolu bir şekilde gözlerine baktım ve
"Burası unut diyor ama? Bu zamana kadar hep kalbimi dinledim. Ama hep sonunda üzülen ben oldum. Bu defa. Onu dinlemeyeceğim."
Elini kafamdan çektim ve arkamı döndüm. Derin bir nefes aldım tam gidecekken kolumdan tuttu. Ani bir hareketle kendine çevirdi.
"Zoru oynuyorsun. Bu o kadar kolay değil."
"Kolay olacak Can. Ben annem ve abimi kaybettim. Buna rağmen ayaktayım. Seni unutmak daha kolay olacak."
Gözümden düşen yaşı kolumla sildim ve devam ettim.
"Çok mu zavallıyım Can? Benimle oynamak çok mu güzel? Bu kalbimle oynamak. Kalbimi parçalamak. Ne yaptığını biliyor musun? İçimi görsen emin ol bana bakmaktan kaçınırsın. O kadar paramparçayım ki. Başka incitmek istemessin"
Sustu ve bana acımışçasına baktı. Hiçbir şey söylemedi.
"Bu kadar yeter mi Can. Hoşuna gittimi? Bak paramparçayım. Mutlu musun? Ama yine sorsalar seviyormusun diye lanet olasıca kalbim bağırarak 'evet' der. Utanmaz. Gurursuz bir kalbim var çünkü. Ama senin kalbin??"
Kalbine dokundum ve
"O çok siyah. O çok katı bir kalp. Atışından belli. Bak kalbimin sesine? Nasıl atıyor bağıra bağıra. Oradaki katı kalbi istiyor ve göğüs kafesimden çıkmak için hazır. Engel oluyorum. Biliyorum parça parça ama istiyor işte. O katı kalbe gitmek için."
Elimi Can'ın kalbinden çektim ve
"Dinledin işte acılarımı. Gözlrerimden gördün. Anladın mı? Şimdi rahat bırak beni ve seni unutayım. "
Arkamı döndüm ve koşarak sınıfa gittim.
CAN'IN AĞZINDAN:
Müge'ye acı vermek istiyorum. Evet. Ama bu kadar masum ki. Bu oyuna alet olmak için o kadar masum bakıyor ki içim eridi resmen. Çok acı çekmiş belli. Anladım ki ona ne kadar acı çektirsem fayda etmez çünkü zaten o bu acının tam içinde yaşıyor. Senem'e olan aşkım yüzünden saf bir kızın kalbiyle oynadım. Kalbine dokunduğumda herşeyi hissettim. Ona o kadar kötü davranmışken kalbi hala bana karşı deli gibi çarpıyordu. Beni herşeye rağmen yine çok seviyordu. Bu beni rahatsız ediyordu çünkü bana bu kadar bağlı birine benim aynı duyguyu hissetmemem vicdanıma sığmıyordu. Bilmezdim ki bu kadar acı çekiyor.
Halbuki bende mutlu biri benim hayatımı mahfetmiş kendi hayatına bakan biri olarak görüyordum. Benden daha çok üzülmüş ve kırılmış hayata belli.
Bunları düşünürken kalbime dokundu ve ağlamaya devam etti. Ne kadar gözyaşlarını silmek istesemde bazı duygularım buna engel oluyordu. Bana birşeyler söyledi ama dinleyemedim kalbinin sesinden. O kadar hızlı çarpıyordu ki. Anladım beni ne kadar sevdiğini. Beni unutmak istediğini ve karşısına çıkmmam gerektiğini söyledi ve gitti. Arkasından gitmek istesemde kırmamak için gitmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşk
FantasyKüçüklüğünden beri sevdiği adam ile arasındaki engeller bitmiyor. Büyük aşk, bir o kadar sorunlu olacak. Onların sevmekten de öte. Kaybedeceğini bile bile mücadele etti. Beklemediği bir anda karşılık buldu. Bu onu hayata daha çok bağladı. Ve onu asl...