-11-

515 16 2
                                    


Arkamı dönmemle Burak'ı karşımda gördüm. Gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyordu. Uzun bir sessizlik ten sonra Can'dan çekilerek Burak'ın karşısına geçtim.

"B..Burak sen gitmemiş miydin?"

"Benim için kendine zarar mı verdin?"

"Ş..ş..şey Y..yani evet"

Kolumdan tuttuğu gibi kendine çekti. Sıkıca sarıldıktan sonra gözlerini gözlerime sabitledi.

"Beni bu kadar mı seviyorsun?"

Yutkundum. Kafamı Can'ın olduğu yöne, arkama çevirdim. Bizi izliyordu. Tekrar Burak'a döndüm

"Evet. Seni çok seviyorum." dedim. Ben bile dediğime şaşırmışken Can'ın şaşırması gayet normaldi. Can araya girip

"Kusura bakmayın bölüyorum ama Müge sen beni sevmiyor muydun? "

Burak sinirle Can'a baktı ve yakalarına yapıştı.

"Sen kendini ne sanıyorsun? Hayatında gördüğün herkesin sana aşık olduğunu mu düşünüyorsun ahmak? Sana yemin ederim ki seni öldürürüm. Elimden sağ kurtulmazsın. Şimdi defol git.!"

Can geri kalır mı? O da tuttu yakasından. Ne kadar araya girs mde ayıramıyordum. İkiside sımsıkı tutmuştu yakalarını. Burak beni şiddetlice itti. Neye uğradığımı şaşırmış vaziyette ona baktım yerdeyken. Can yakasını bıraktı ve Burak'a

"Benimle kavga edeceğine ittiğin sevgilini yerden kaldır. Prensesin canı çok yanmıştır şimdi(!)"

Dalga geçmeyi ihmal etmeyen Can evine doğru yol aldı. Burak yanıma gelip beni kaldırdı ve

"Çok özür dilerim Müge. Seni itmemem gerekirdi. Ama sende gördün nasıl konuşuyordu"

"Önemli değil. Ben artık gidebilir miyim?"

"Tabiki. Ben seni yukarıya kadar çıkarayım."

"Hayır. Gerek yok. Abim evdedir şimdi. Sen git ben çıkarım. Zaten ev şurda ne diye gelcen"

"Tamam o zaman yarın görüşürüz fıstık"

Dedi ve yanağımdan makas aldı.

Binaya girdim ve kapıyı çaldım. Kimse açmıyordu. Sabah aynayı kırdığımda bile uyanmamışlardı. Ne olmuş bunlara? Anahtarımı çıkardım ve içeri girdim. Annemin odasına girmemle diz çökmem bir oldu. Annemin yüzü yatağı yer... Hepsi kana bulanmıştı. Çığlık attım ve hemen abimin uyuduğu odaya koştum. Abimide aynı şekilde buldum. Ordan oraya koşup durdum. Ağlıyordum ama yaş gelmiyordu. Aynı zamanda korkuyordumda. Ne yapacağımı bilmiyordum. Annemin yanına gittiğim gibi ona sarıldım. Kafamı kanlı tişortüne gömdüm. Hıçkırıklarla ağladım. Bağıra bağıra ağlıyordum. Ellerini alıp kokladım. Kan kokuyordu. Anne kokusu gitmiş yerine buram buram kan korkuyordu.

"Ne oldu size? Kim yaptı bunu size? Uyann. Konuş benimle anneee konuş benimle uyan. Beni bırakma lütfen uyan yalvarırım"

Anneme sıkıca sarıldım. Bırakmak istemiyordum. Beni sınayan bu hayata karşı bu zorlu yaşama karşı yalnız bırakmıştı. Yalnız kalmıştım. Annemden ayrıldıktan sonra abimin yattığı yere gittim. Telefonu aldım polisi ve ambulansı aradım. Abimin yanında diz çoktüm ve kafamı göğsüne yasladım.

"Bırakmayın beni. Lütfenn. Ya benide alın yanınıza ya da beni bırakmayın. Elimi tutun benimde lütfenn. Ben dayanamam, ben yapamam. Yapmayın bunu bana. Abi kalk hadi kalk. Benide al götür. Benide götür beraber gidelim." Boğazım düğümşenmiiti. Zorla bağırıyordum. Ağlamaktan gözümde yaş bitmişti. Kapı çaldığı gibi koştum. Ambulans gelmişti.

Annem ve abimi götürdüler

Arkalarından bende ambulansa bindim. Nabızları atmıyprdu. Kaybettim işte kaybettim. Hayatımda değer verdiğim insanlarıda kaybettim. Hastaneye vardığımızda ikisinide morga aldılar. Onları toprağa verdiler. Banada sakinleştirici. Hayat bu kadar acımasız olmasaydı. Yendin işte. Ben kaybettim. Sen yendin. Mutlu musun hayat? Gencecik kızın hayatını mahfettin. Mutlumusun? Bu kadar ağır gelme üstüme. Kalbim sıkışmış ve gözlerim kapanıyordu. Kendimden geçmiştim. Elim Ayağım titriyordu. Gözlerim kapanırken bir daha açılmaması için dua ettim. Artık her yer karanlıktı......

Ay Sonra...

Uçsuz bucaksız yeşilliğin ortasında Çağla ile beraber oturmuş konuşuyoruz. Çağla bana iyi geliyordu. Biliyormusun hayat kendime geldim. Hala sana kaybetmiş sayılmam. Bak hem yalnızda değilim. Çağla ile beraber yaşıyorum. İşe başladım. Bir sevgilim var. Üniversiteye gidiyorum. Eksik olan yanımı doldurmaya çalışıyorum. Hayat devam ediyor....

"Çağla, biliyor musun? Annem hep saçımı okşardı. Var ya dümdüz yumuşak olan saçlarım? Hep tarardı. Dalga geçme sakın. Bu yaşıma kadarda annem tarardı."

"Dizime başını koysana bende okşayayım?"

"Seni çok seviyorum"

"Bende seni Müge"

Başımı Çağla'nın dizine koydum ve sohbet etmek için konu açtım. Daha doğrusu ağlamamak için. Annemin ve abimin acısını unutmak için..

"Senin aşk hayatın nasıl gidiyor Çağla? "

"Sana bişey söyleyeyim mi? Ben abimden hoşlanıyordum. Ne kadar iyi birinolduğunu gördüğüm için. Özür dilerim Müge."

Gözleri dolmuştu. Ve devam etti.

"Sana hatırlattığım için özür dilerim."

"Ne özrü Çağla Allah aşkına?"

Dizinden kalktım ve ona baktım.

"Sen hatırlatsanda hatırlatmasanda zaten ben onları kalbimde hissediyorum. Biliyor musun. Sanki annem evde yemek pişiriyor ve birazdan beni arayacak. Yemek için çağıracak gibi. Sanki Abim şimdi gelip bizi buradan alacak gibi. Senin özür dilemene gerek yok."

Bu sefer kendimi tutamadım ve Çağla'ya sarılıp ağladım

"Abimin sevdiğini anlamıştım. Hem o da seni seviyordu."

Çağla daha sıkı sarıldı ve

"Teşekkür ederim Müge. Seni çok seviyorum canım."

Kız kıza ağlaştık. Ayrıldıktan sonra telefonum çaldı. Burak arıyordu. Onun beni artık çok sevdiğinden şüphe ediyordum. Ne zaman arasam, yani ne zaman ihtiyacım olduğu zaman yanında olmak istesem hep ' işim var çok yoğunum' diyip uzaklaşıyor. Telefonumu sessize aldım ve Çağşaya döndüm.

"Yarın üniversiteye başlıyoruz. Hala burada oturacak mıyız?"

İlk AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin