Bir hafta sonra okullar kapanıyor. Evet yanlış bilmiyorum. Tam bir hafta sonra okullar tatil. Benim şimdi mutlu olmam gerekmez miydi? Üzgünüm. Çünkü Can(ımı) göremiyeceğim. O benim herşeyimdi. Babamdan bile severdim onu. O ne yaptı? Benim onu deliler gibi sevdiğimi bile bile gözümün içine baka baka başkalarıyla oldu. İçki içer, başkalarıyla yatar, sinirli olur... Ama ben onu bu halleriyle bile kabullenmişken o başkasının elinden tuttu. Ona rağmen yine pes etmedim. Etmiyeceğim.
"müge şu soruyu cevaplayabilir misin lütfen? Müge.. Müge.."
"Hah efendim hocam"
"Kızım şu soruyu cevaplar mısın?"
"Özür dilerim hocam ama sorunun cevabını bilmiyorum"
"Ders arasında yanıma gel seninle konuşmak istiyorum müge!"O sırada Can acımışçasına bana bakıyordu. Kısa süreliğine de olsa gördüm.neden gözlerini kaçırıyor? Neden bana bu acıyı yaşatıyor? Her seferinde neden kalbime bu hançeri saplıyor?
Bu düşüncelerimle boğuşurken arkamdan bir el omuzumda belirdi.
" Müge gerçekten çok dalgınsın. Canını sıkan bir şey mi var?"
"Hayır yiğit sadece.. Rezil oldum"
Yiğit benim gurubumdan arkadaşım. Biz zaten beş kişilik grubuz. Birde Can'ın grubu var. Onlarda beş kişi. İşte onun grubundan olan kız senem. Onu çok seviyor. Yada ben öyle biliyorum. Herneyse işte canım çok yanıyor. Ne farkeder ki Can benim olmadıktan sonra?Yiğit'in kahverengi saçları ve bal rengi gözleri var arkadaşım diye demiyorum ama çok tatlıdır. Zaten o saçları gözünün önüne gelmez mi? Kızlar onun peşinden koşturur grubumuzdaki en havalı erkektir.
Çağla doğal sarı saçları ve mavi gözleriyle erkeklerin gönlüne taht kuran isimdir. Yani çok güzeldir. Ama bir o kadarda bencildir. Onu o kadar seven erkek varken o sadece acı çekmelerininden zevk alır.
Murat sarı saçlı kahve gözlere sahiptir ayrıca eskiden benden hoşlanırdı. Ama ben onu hep kardeşim olarak görürdüm.
Gökhan siyah uzun ve dalgalı saçlara sahiptir gözleri ise masmavidir deniz gibi. Onu karşı gruptan sevenlerde vardı ama o buna hiç aldırış etmezdi.
Ve ben, kumral sarı karışımı ve beline kadar uzanan saçlara sahibim. Gözlerim çok açık bal rengindedir o kadar açık ki bazen asker yeşili gibi görünür.
Herkes etkilenmişti. Bir tek Can etkilenmedi. O beni hep düşmanı gibi görürdü farklı gruplardaydık. Tamam bende bir zamanlar ondan nefret ederdim ama nefretimin yerini aşk doldurdu. Onunda dolduramaz mıydı? Hayat neden böyleydi neden hep ben kaybeden olurdum. Hiçbir zaman kimseyi yargılamadım, dalga geçmedim, aşağılamadım. Ama hayat bana bunu yaptı. Öğretmeninin bile bana taciz etmesi kadar nankördü bu hayat. Acımasızdı hep bana karşı. Babamdan nefret etmemi sağladı. Annemi hergün ama hergün dövüyor. İçim yansada birşey diyemedim. Hayat hep bana "Boyundan büyük işlere karışma . karışma. Bırak ne yaparlarsa yapsınlar. " diye söylenirdi kendi kendine. Can'ı benden aldı "o başkasını seviyor seni değil" Daha 18 yaşındayım be. Ne çok çektirdi bu hayat. Ama bana "Can'ı sana geri vereceğim" derse sarılırdım kendi dünyamda hayatıma. Affederdim yinede ...
Bu boğucu zil sesi yine çaldı. Şimdi hocanın yanına gidiyorum. Ondan da nefret ediyorum nefret..
"Geldin mi mügeciğim"
"Gördüğün gibi"
"Efendim canım?"
"Hocam kusura bakmayın da siz beni niçin çağırdınız?"
"Ahhh yapma müge sen biliyorsun"
"N..n..neyi biliyorum?"
"Baya asilsin ve cesursun. Bana yaklaş güzelim."
İstemeden yaklaşıyordum. Neden mi. Sadece ondan çok korkuyorum. Ağır adımlarla yanına yaklaştım. Saçımdan tuttuğu gibi boynuna yapıştı.
"İşte böyle. Afferin sana güzel kız"
Pis kokan nefesini yüreğimde hissediyordum. Sigarada bu kokuya eşlik ediyordu.
İstemsizce gözümden bir damla yaş akıttım. O yaş inerken yüreğimi delip geçiyordu.
Bir elini belime attı ve beni kendine çekti. Boynumdan o yaşlı morarmış kupkuru dudaklarını çektikten sonra yüzünü bana döndü.
"Yapma bebeğim. Sadece eğleniyoruz"
Yavaşça dudaklarıma doğru eğildi o pis nefesini dudaklarımda hissediyordum. Kapı açıldı ve filiz hoca içeri girdi. Ben odadan koşarak hızla lavaboya gittim ve kapıyı kapattım. Hıçkırıklarla lavaboda debeleşirken içeri çağla girdi."Ya canım bende seni arıyordum. Bir dakika sen ağlıyor musun. Sana yine birşey mi yaptı?"
Başımı aşağı yukarı salladım hızlıca. Korkuyordum bembeyaz olan dudaklarımın arasından sadece "Korkuyorum" sözü çıkabildi. Çağla bana sımsıkı sarıldı ve
"Asla seni yalnız bırakmıyacağız. Ben o it herifi öldürmeye gidiyorum"
Dedi ve ayaklandı. Onu zor durdurdum" Belki su içsem geçer" dedim ve musluğu açtım elimi ıslatıp boğazımı sildim sonra dudaklarımı en son yüzümü yıkadım ve kendime geldim.
Çağla'yla beraber sınıfa girdik.Tam karşımda duruyordu. Yanında ise Senem vardı. Birbirinin elini o kadar çok sıkmışlardı ki... Koparacaklardı resmen. Hem aralarında boşluk bile yoktu. Yapışmışlardı sanki.
Ben sırama doğru ilerlerken Can Çağla'nın kolundan tuttu ve "ona birşey mi yaptı" diye sordu.
Hemen arkamı döndüm ve seri adımlarla ona doğru ilerledim.
"Çok mu umrunda? Hıı çok mu canın yandı söylesene? Sen kimsin de beni merak ediyorsun? Bir daha gözüm görmesin seni" dedim ve sırama geçtim. Ne yapsaydım. "Ayy çok sağol beni düşünmüşsün biricik sevgilinle" mi desedim. Filiz hoca sınıfa girdi. Ve bize bir duyuru yapmak istediğini söyledi. Duyduklarımla küçük çaplı bir şok geçirsem de yarın için nasıl kampa gideceğimi düşündüm. Yani ne giyeceğimi nasıl olacağımı gibi. Neyse ya ben zaten kamptan nefret ederdimde ne oldu bana böyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşk
FantasyKüçüklüğünden beri sevdiği adam ile arasındaki engeller bitmiyor. Büyük aşk, bir o kadar sorunlu olacak. Onların sevmekten de öte. Kaybedeceğini bile bile mücadele etti. Beklemediği bir anda karşılık buldu. Bu onu hayata daha çok bağladı. Ve onu asl...