-40-

299 11 9
                                    


Bana korku dolu gözlere baktı. Kolumda asılı olan çantamı elime indirip masaya bıraktım ve Senem'e daha da yaklaştım.

"Ne işin var burada sana dedim!!?"

"B-ben.." dedi ve hiçbirşey söylemeden kapıya doğru yöneldi. Kolundan tuttum

"Ne yapıyorsun benim evimde ve hatta odamda.?"

Yanımda durdurduğum Senem'e dönüp sinirle bağırdım

"Sana diyorum! Benim odama ne işin var!"

"Eeeh, bırak beni" dedi ve kolunu kurtarıp ovuşturdu. Kaşlarını çatarak

"Ben buraya Can ile aranızda birşeyler olmuşmu diye bakmaya geldim."

"Evime nasıl girdin?"

"Anahtarınızı kapının önündeki paspasın altında unutmuşsunuz sanırım. Bende hemen bi bakayım, çıkayım dedim" dedi sırıtarak.

"Neden böyle yapıyorsun sen. Ne istiyorsun bizden" dedim sinirle.

"Can'ı hak etmiyorsun. O seni seviyor. Sen onu hak etmiyorsun!" sesini sona doğru bastırmıştı.

"Ben onu seviyorum. Hemde çok. O da beni seviyor. İnanmıyorum hala evli bir çiftin arasına giriyorsun. Biz evliyiz artık. Çalkalan da kendine gel!" dedim sinirli bir şekilde.

"En kısa zamanda ayrılacaksınız. Bunu hissedebiliyorum. Çünkü siz birbirinize uygun değilsiniz. Çünkü Can senin gibi kızlarla yapamaz. Ondandır soğuk davranışları." dedi ve odamdan çıkıp merdivenlere yöneldi.

"Bekle" dedim ve peşinden gittim
"Sen ne dedin?"

"Can ile ayrılacaksınız." dedi ve elleriyle omzunu silkeleyip dış kapıya kadar geldi ve geriye bakıp

"Sana acıyorum. Can seni belli ki sevmiş. Ama seninle olamayacağını da umarım görüyordur ve sen, sürüneceksin, benim gibi evin de olmayacak!" dedi ve kapıyı açıp çıktıktan sonra sertçe kapattı.

Sinirle merdivenlerden inip dışarı yöneldim. Ayağım hep çıplaktı ve camların batmasına aldırış etmeden giden Senem'e bağırdım
"Sen bunu başaramayacaksın, bizi ayıramayacaksın, biz ayrılmayacağız." dedim.

arkasını bile dönmedi. Aldırış etmeden evinin kapısını açmaya çalıştı. Biraz daha ilerleyerek ayağımdan gelen kanları yere sürmüş oldum.

"Senden nefret ediyorum,  sen bu nefretimde boğulacaksın. Bizim mutululuğumuzda boğulacaksın!" dedim ellerimi kullanarak. Senem çoktan evine girmişti. Sinirle yere oturdum ve ayağımdan boşalan siyah kadar koyu kanları izledim.

Uzun bir sessizliğin ardından ayağı kalktım. Yürüyemiyordum. Çünkü cam ayağımın içindeydi. Topuklarımın üstüne basarak eve ilerlemeye çalıştım. Ama becerdiğim söylenemezdi. Arkamdan poşet seslerinin geldiğini duydum. O yöne bakayım derken, ayaklarım yerden kesildi. Can poşetleri yere bırakmış beni kucağına almıştı. Ellerimi boynuna sardım ve kafamı omzuna dayadım.

"Ne yaptın kendine böyle?" dedi ve arabaya doğru ilerledi.

"Evimize gidelim ve sarılarak uyuyalım." dedim cılız çıkan sesimle.

"Müge kendini öldürecek misin? Ayağının haline bak. Kan kaybından gideceksin zaten böyle devam ederse." dedi ve ayağımdan damlayan kanlara baktı. Arabanın arka kısmını açarak oturmamı sağladı ve arabadaki mendilleri getirip ayağımu temizledi.

"Offf , mahvolmuş" dedi. Dikkatli bir şekilde ayağımı incelerken mendille etrafını sardı ve kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırırken
"Nasıl oldu bu?" diye sordu.

İlk AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin