Yazar Notu

171 18 9
                                    


Sessizim. İnsanlar sessizliğimi merak ediyor. Nedeni insanların ciddi konuştuğumda dalga geçtiğimi, dalga geçtiğimde ciddi olduğumu sanmaları... Ne dersem diyeyim yanlış anlaşılıyorum. Ne dersem diyeyim yargılanıyorum. O yüzden konuşmuyorum. Sadece yazıyorum. Yazdığımda insanların yargılayan yüzlerini görmüyorum. Bana güldüklerini ya da " Bu ne saçmalıyor yine?" dediklerini işitmiyorum. Fakat bu günlerde... Yazamıyorum da. Dolduruyorum kendimi ve elimde kalem, yakınımda kâğıt yokken boşaltıveriyorum. Genelde otobüslerdeyken oluyor. Toplu taşımayı bu yüzden seviyorum. Gelip geçen binlerce yüz görüyor, sonra da herkesin benim gibi hissettiğini ama dile getirmeye korktuklarını fark ediyorum. İşte bunu fark edince doluyor gözlerim.

Ben şu ana kadar hiç acı çekmedim. Fiziksel olarak. İnsanların çektiği acıları düşünüp kendine işkence eden bir mazoşistim. Çoğu insan düşünmüyor çünkü. Onların yerine de ben acı çekmeliyim. Düşünmeyenlerin yerine. Üzülmeyen, ağlamayan, o insanları sadece bir günlüğüne belki beş altı dakikalığına hatırlayanlar için. O yüzden herhangi bir yere taziye mesajı yazmayı sevmem. Beş altı dakika sonra diğer herkes gibi ben de kendi işime, kendi mutluluğuma, sefama geri dönerim çünkü.

Yaşadığım onca şeyi bir tek gözyaşıyla silen ben, şu ana kadar acı çektiğini duyduğum her insan için kalbime bir çentik atıyorum. Benim ne yaşadığım benim gözümde hiç değerli değil. Çünkü ağladığımda unutuveriyorum. Fakat o çentikler hep orda. İsimleri kolayca unutan bir hafızam var. Bu yüzdendir ki, onlara sadece acı çekenler diyebiliyorum. Benim için kim olduklarının bir önemi yok, sadece acı çektiklerini biliyorum.

Bu kitabı da... Acı çeken insanların nasıl bizim yüzümüze gülümsediğini göstermek için yazıyorum tıpkı ileride yazacağım diğer kitaplar gibi. Aslında sahnede çok mutlular değil mi? Kamera kapandığında öyle değiller ama.

İnsanlar her yerde acı çeker. Asya'da da Avrupa'da da Amerika'da da Afrika'da da... Her yerde. Her adım başı. Bir tek sorun bile yaşamamış bir insan yoktur şu dünyada.

Ama acı çekenlerin en büyüğü kendini zorlayanlardır. Çekmediklerini söyleyenler... Dayanmaya çalışanlar...

Ben Bangtan'a baktığımda benim yanımda olan yedi güzel insan görüyorum. Şarkıları göz pınarımı dolduruyor. Her söyledikleri söz beni çekip ayağa kaldırır nitelikte. Tomorrow'u dinliyorum. Hobie'nin kısmı geldiğinde ağlamaya başlıyorum. O şarkının bende büyük yeri var çünkü YGS'ye girmeden önce çevirisi ile birlikte dinlemiştim. Zaten dinlediğim bir şarkıydı ama o sözleri hiç araştırıp ne kadar anlamlı olduklarını görmemiştim.

Şimdi ben acı çekerken yanıma gelen bu yedi insanın nasıl acılar çektiğini, umarım asla gerçekleşmeyecek bir olay dizisi ve kurguyla anlatacağım. Olaylar aynı olmasa bile insanlar, aynı duyguları farklı olaylar karşısında hissedebilirler. En büyük duam kitapta anlatılanların gerçekleşmemesi fakat onlar kitapta yazdığım gibi hissediyorlar. Hep olmasa bile ara sıra.

Çünkü depresyon hep yanımızda, yanı başımızda oturan bir şey değil. Bazen var, bazense yok. Tıpkı mutluluk gibi...

Umarım beğenirsiniz ve onlarıdaha çok seversiniz. Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var. 

TONY MONTANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin