İyi okumalar ^-^
11 Ocak 2018
Kapısı bozuk olan odaya girmeden önce, izin istedi kız. İçeriden son dört gündür olduğu gibi, bir ses gelmedi.
Ha Eun kapıyı ittirdi ve karanlık odaya girdi. Hep kapalı duran banyo kapısı açıktı. Odanın dağınıklığı ise değişmeyen bir şeydi zaten.
Yatağın üzerindeki tümseğe bakıp iç geçirdi. Yere atılan kıyafetleri alıp dürmeye ve kenara koymaya başladı.
Kendini zorlayarak çıkardığı şen şakrak sesiyle " Nasılsınız?" diye sordu. Yataktaki tümsek sessizdi. Ha Eun, camın önüne gerilmiş siyah çarşafa baktı uzun süre. Ahu odayı savaş alanına çevirmişti.
" Sonsuza dek böyle mi yapacaksın?" Saygı ifadesi olmadan, düz bir sesle söylemişti. " Ne olduğunu bilmediğim için sana anlayış gösteremem. Yarım kalan bir sürü işimiz var."
Bu bir tuzaktı. İşleri falan önemsediği yoktu. Hatta elinde olsa projeyi uzattıkça uzatır, bu sayede Jonghyun'un yanında kalırdı. Ama Ahu... Yarım kalan işlere alerjisi olan bir insandı.
Ahu yine tepkisiz kalınca Ha Eun duraksadı. Bu bile işe yaramadıysa... Kızın başına onun tahminin üstünde bir şey gelmişti.
" Size hemen söylemediğim için özür dilerim ama Jimin'in samimiyetinden şüphe ettiğim için bu kadar uzun süre sakladım."
Ahu üzerindeki yorganı kaldırmaya çalıştı ama kolları bunun için çok güçsüzdü. Beceremeyince başını yastığa koyup ses çıkarmadan yatmaya devam etti.
Başı ağlamaktan ve ıslak bir yastıkta yatmaktan feci şekilde ağrıyordu. Kaç gündür bu halde olduğunu bile anımsayacak durumda değildi. Sürekli uyuyor, tuvalete gitmesi gerektiğinde bile ışıkları yakmıyordu.
Ha Eun kızın kıpırdandığını görünce bir şans elde ettiğini anlayıp konuşmasını atik bir şekilde sürdürdü. " Siz tartıştıktan sonra ben masayı topluyordum. Bana senden özür dilediğini iletmemi istedi."
Ahu kirpiklerini kaldırıp gözlerini boş duvara dikti. Bunun anlamı Jimin'in ona duyduğu kızgınlığın belki de beş dakikada geçmiş olması mıydı? Bu şaşırtıcı bir şeydi. Bir kavgadan hemen sonra suçlu hissetmek, karşısındakini... Kaybetme korkusu olarak tanımlanabilirdi ancak.
Jimin'in sinirleniş nedenini hatırladığında ağzına yükselen safra, yataktan fırlamasına neden oldu. Günlerdir yatakta hareketsiz yatan kız, yerdeki yığına takılıp yere kapaklandı.
Kusarken düşünceler daha da artıyordu.
Ha Eun'un elini sırtında hissedince biraz rahatlar gibi oldu ama kusmaya devam ediyordu.
Mixan sakinleşsin diye... Jimin'in yanındayken öpmüştü onu. Bisiklet sürme sözü vermişti. Gözlerini kapattığında loş kamaranın kırmızı ışığıyla aydınlanan yüz, gözünün önüne geldi. Yüzüne yapışan saç tellerinin arasından görünen sinirli ve acımasız bir yüz.
Aniden doğrulup sırtını komodine dayadı ve bacaklarını karnına çekti. Dokunuşları hatırladıkça yaptığı gibi, kollarını bedenine doladı.
Ha Eun'un yüzündeki korku, karanlıkta bile seçiliyordu. Kıza bakmayı kesip başını dizlerine dayadı. Ha Eun kızın çenesindeki ve boynundaki morlukları görmüştü çoktan. Bastırılamamış bir öfkeyle " Mixan mı yaptı?" diye sordu. Kız soruya başını hafifçe sallayarak yanıt verdi.
O, Jonghyun'la el bebek gül bebekken, Ahu'nun Mixan'dan dayak yediğini fark etmek içine oturmuştu. Komodinin üzerinde duran telefona baktı. Dizlerinin üzerinde durup telefonu aldı ama şarjı bitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TONY MONTANA
FanfictionSatranç tahtasında yalnız bir şah... Aslında hayatta herkes bir hikayenin yan rolü... Hatta bazıları her yerde satır arası olmaya mahkum. Geçmiş peşini bırakmazsa onu gözlerinin önüne sermen ve yüzleşmen gerekir. Kardeşlerini, kardeş bildiklerini ko...