İyi okumalar. ^-^
14 Aralık 2017
Yurda döndüklerinde Joon ilk iş olarak bilgisayarı açıp koltuğa yerleşti.
Mark televizyonun yanında ayakta durmuş korkuyla yüzü darmadağın olmuş yabancıya bakıyordu. Onu daha çok şaşırtan çocuğun bu kadar rahat hareket etmesiydi. Kendi evindeymiş gibi davranıyordu.
Üç Maknae aval aval Jaebum'a bakmakla yetiniyordu. Jaebum, Youngjae'ye " İlk yardım çantasını getir." dedi.
Yugyeom'u da mutfağa misafirlerine neskafe yapması için gönderdi. Çocuk mutfağa doğru giderken Joon arkasından " Bira varsa daha iyi olur!" diye bağırdı ama kafasını bilgisayardan kaldırmamıştı bile.
Jackson koltuğa, çocuğun yanına oturdu, Jinyoung da öbür tarafa... Joon'un bilgisayarı açılınca çocuk ilk iş " Üç bilgisayara ihtiyacım var." dedi. Başını kaldırıp hala şok içinde ona bakan Mark'a baktı. " Tabii üçünü de aynı anda kullanmak istiyorsanız."
Youngjae ilk yardım çantasını getirdiğinde Joon kendi kendine yarım yamalak bir pansuman yapmaya başladı. Bir yandan da Bambam'ın getirdiği bilgisayarlardan birine programı kurmaya çalışıyordu.
Yugyeom birayı getirince Mark " Neden dayak yedin?" diye sordu. Biraz daha az şok içinde görünüyordu artık. Tekli koltuklardan birine oturmuş yüzündeki kanı silen çocuğu izliyordu.
Çocuk cevap vermeyince Jaebum açıklama yaptı. " Sineği çalmaya gelen adamlar bilgisayarın şifresini söylesin diye dövmüşler."
Birinci bilgisayar tamamlanınca çocuk ikincisini bekler gibi ayakta duran Bambam'a baktı. Çocuk yatak odasına doğru koşar adım giderken Biradan bir yudum aldı. " Namjoon'u ben de görebilir miyim?" Sırıtarak Jackson'a baktı.
Jackson evet anlamında başını salladı, çocuk ikinci bilgisayara yükleme yapmaya girişince de " Önce bir tanesini göndersek sonra diğerlerini ayarlasan olmaz mı?" dedi.
Joon öksürdü. Eline gelen kanı tişörtüne sildi. " Olabilir aslında ama başlamışken halledeyim."
Mark aniden ayağa kalkıp çocuğa yöneldi. Kucağındaki bilgisayarı alıp Jinyoung'un kucağına koydu ve çocuğun elindeki sargı bezini aldı. Pamuğun üstüne ilaç döküp Joon'un yaralarına bastırmaya başladı. " Zatürre misin?"
Çocuk başını sallayınca ateşini ölçmek için elini çocuğun alnına dayadı. " Ateşin de var." Derin bir nefes aldı. " İşini bitir sonra hastaneye git." Pansuman bitince ayağa kalktı ve odasına gitti. Yüksek ihtimalle, sineği binaya yolladıklarında bile izlemek için dışarı çıkmayacaktı. Bu iş, ona yanlış gelse de sesini çıkarmıyordu.
Joon hiç konuşmadan üçüncü bilgisayarı da düzenledi. Bitince de Jaebum'a baktı. " Adamlarının yaptığı tek şey beni daha da tehlikeye atmak oldu. Yine de kurtardığın için teşekkür ederim."
Jaebum omuz silkti. " Geri gittiğinde seni alırlar yüksek ihtimal."
Joon başını salladı. Montunun cebinden küçük bir kutu çıkardı ve kutunun içindekileri yanındaki sehpanın üstüne döktü. " Bu bebekler sayesinde çok hayranım var." Bambam fiskosun yanında diz çöktü ve sineklere yakından bakmaya başladı. " Bir tanesi karşılığında sıfır para alıyorum ama..." güldü. " Üç hafta boyunca iyi bakılıyorum." Öksürünce eline yine kan geldi ama umursamazca üstüne sürdü. " Hastane masraflarımı ödüyorlar, güzel yemekler yediriyorlar..." Gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TONY MONTANA
FanfictionSatranç tahtasında yalnız bir şah... Aslında hayatta herkes bir hikayenin yan rolü... Hatta bazıları her yerde satır arası olmaya mahkum. Geçmiş peşini bırakmazsa onu gözlerinin önüne sermen ve yüzleşmen gerekir. Kardeşlerini, kardeş bildiklerini ko...