Yorum atın.
12 Aralık 2017
Kız ellerini öne uzatmıştı. Ona ulaşmaya çalışan küçük ellere baktı. " Dokunamayacağım kadar... Uzağa gitme."
Kirpikleri gözlerine batana kadar gözlerini sıktı. Küçük bir aralıktan ışık girmeye başladı. Göğsünde o kendine gelmeye başladıkça artan bir acı vardı. Sanki senelerdir uyuyormuş gibi hissediyordu. Hatta daha öncekiler gibi, bunun da bir rüya olma olasılığı vardı. Acı fazla gerçekti, bu sefer gerçekten ayılmış olmalıydı.
Başını yavaşça sola çevirdiğinde büyük bir pencerenin önündeki koltukta birinin oturduğunu gördü. Şekilleri ayırt edebiliyordu, ışığı... Renkleri ve ayrıntıları seçemiyordu. Ağzından istemsiz bir inleme döküldüğünü fark etti.
Koltukta oturan kişi elindeki gazete benzeri şeyi yanındaki masanın üstüne koyup ayağa kalktı. Yoongi onun, artık her kimse, yanına yaklaşması iyi mi kötü mü karar veremiyordu. Adamın silueti yatağa doğru attığı her adımda belirginleşiyordu.
Artık yatağın dibindeydi, yavaşça dizlerinin üstüne çöktüğünde Yoongi gözlerini kapadı. Yanına gelmesi kötüydü. Bu odada olması kötüydü.
Adam sıcak elini çocuğun terli alnına koyunca Yoongi ne kadar üşüdüğünü fark etti. Üzerinde kocaman bir yorgan vardı ama yine de her yeri buz kesmişti. " Senin... Burada ne işin var?"
Başkan elini yavaşça çocuğun alnından çekti. " Burası... Bana ait."
Yoongi gözlerini açmadı. İkinci bir şans arayışına geçmişti. Belki üçüncü bir şans... Olan biteni kafasında kurgulamaya çalışıyordu. " Ben neden buradayım?"
Başkan güldü. " Gidebileceğin tek yer bura olduğu için."
Yoongi yavaşça gözlerini aralayıp yıllardır bu kadar yakın mesafeden görmediği dayısının yüzüne baktı. " Kendini kurtarıcım mı ilan ettin?"
Başkan dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını kaldırdı. Böyle yaptığında sevimli, yaşlı bir dayıya benziyordu gerçekten. " Dostlarım bile seni kurtarmama şaşkın." Başını evet anlamında salladı. " Seni, arkadaşlarını ve sahte aileni çok kötü sonuçlardan kurtardım."
Yoongi gülümsedi. " Senin sayende hala yaşıyoruz. Senin yüzünden ölemeyeceğiz."
Başkan çok hoşuna gittiğini belli eden bir kahkaha attı. " Senin güvenini kazanmam için ne yapmalıyım?"
Yoongi adama oldukça ciddi bir bakış attı. " Namjoon ile konuşmama izin ver."
***
Hobie'nin testinden sonra olaylar oldukça basit gelişmişti. Grubun diğer üyeleri Kai'nin yaptığı hareketlerin aynısını yapabilirse hareketin karşılığında iki, üç, beş ya da on puan alıyorlardı. Yarım saat içinde puanların hepsi toplandığında altmış beşi geçmesi yeterliydi. Eğer altmış beşin altında puan alırlarsa ekstra bir dans çalışması düşük puan alan üyeyi bekliyordu.
Elbette herkes beklenen değerin üstünde yaptı. Şimdi sıra dans etmek konusunda tanrı tarafından cezalandırılan Namjoon'daydı.
Kai önce iki puanlık hareketlerle başlayıp zorluk derecesini yavaşça arttırıyordu ama Namjoon o hareketlerin de zor olduğunu düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TONY MONTANA
FanficSatranç tahtasında yalnız bir şah... Aslında hayatta herkes bir hikayenin yan rolü... Hatta bazıları her yerde satır arası olmaya mahkum. Geçmiş peşini bırakmazsa onu gözlerinin önüne sermen ve yüzleşmen gerekir. Kardeşlerini, kardeş bildiklerini ko...