İyi okumalar ^-^ Yorum bırakın.
14 Aralık 2017
Doktorun içmesi için getirdiği haplara dikkatle baktı. Bir doktorun acıyı azaltması gerekirdi ama bu adam onu daha da hasta etmeye çabalıyordu. Bariz bir şekilde söylemese bile Hobie bunun farkındaydı.
Yattığında kusma isteği daha da arttığından yatağın içinde oturmuş, yorgana iyice dolanmış titriyordu. Doktor hapları kendi isteğiyle içmeyecek gibi duran çocuğa sakin bir şekilde " Bunların rengi senin içtiğinden farklı. Bunlar gerçekten iyileşmen için." dedi sonra da Kai'ye temkinli bir mesaj veren küçük bir bakış attı.
Adam odadan çıktıktan sonra ikisi yine yalnız kalmışlardı. Saatlerdir Kai hiç konuşmadan Hobie'nin ateşler içinde kıvranmasını, kusmasını, lavaboya koşmasını ve inlemesini izliyordu. Bu saniyeler en hareketsiz ve sessiz saniyelerdi çünkü Hobie oturduğunda midesinin daha az bulandığını daha yeni keşfetmişti.
Kucağındaki peçetenin üstünde duran renkli haplara baktı. Mavi, yeşil, turuncu... Gerçekten de o içtiği kırmızı hap değildi bunlar. Şekilleri de benzemiyordu. Sağ elini yorganın altından çıkarıp peçeteye uzattı ve mavi hapa işaret parmağının ucuyla dokundu.
" İyileşmek için onlara ihtiyacın yok." Başını çevirip baktığında Kai'nin telefonuyla oynadığını gördü. Telefonunu geri vermişlerdi demek ki! Neden vermişlerdi? Hobie telefonu alıp birini arayabilirdi, bunu düşünmemişler miydi? Gerçi, diye düşündü, kimi arayabilirim ki?
" Neye ihtiyacım var peki?"
Kai başını kaldırdığında Hobie'nin bakışlarının elindeki telefona kilitlendiğini gördü. Telefonu ceketinin cebine koyup elini cebinden çıkarmadı. Çocuğun bakışları yön değiştirdi. Gözleri buluştu.
Kai derin bir nefes aldı. " Sadece şunu bilirsen iyileşirsin." Başını yana eğdi. " İçmiş olduğun ilaç değil, ilaç hakkındaki korkuların hasta etti seni." Gülümsedi. " Hastalık hastalarına verilen bir psikoloji hapı. Başkan onunla oynamayı çok sever."
Hobie sırıttı. " Herkes senin gibi fark ettiyse artık kimseye etkilemiyordur."
Kai gülmeye başladı. " İşte senden bu yüzden nefret ediyorum ben."
Hobie anlamadığı için kaşlarını çatıp çocuğun gülmesini izledi. " Nefret ediyorsun." Başını salladı. " Bazen de çok samimi davranıyorsun."
" Siz içinizden birinin başına bir şey gelirse ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz. Birinin başına bir şey gelmesin diye kendinizi siper ediyorsunuz."
" Bunun bizden nefret etmenin nedeni olduğunu sanmıyorum."
" Evet. İlaç çoğu kişiyi etkilemiyor ama bunlar sadece önceden kullanmış olanlar. Burada kimse bir başkasını korumaz. Bir ilaç içmişlerse, sadece onlar bilir yan etkisini. Şu an benim dışımda çoğu kişi senin gerçekten seni kusturmaya yarayan bir ilaç içtiğini sanıyor."
Hobie gülümsediğini fark etti. Ondan nefret ettiğini söyleyen çocuk gerçekten canını yakan bir şeyi anlatıyordu ona. İçini döküyordu. " Söylemediysen o senin rezilliğin değil mi ama?"
" Rezillik mi?" Sinirlenmişti. İçini dökerken de sinirliydi ama şimdi siniri daha başka bir boyut kazanmıştı.
" Kimseyi kurtarmadığını ve kurtarmayacağını söylüyorsun çünkü kime seni kurtarmıyor. Kötü şeyler böyle bir döngü halini alır. Kural olmaya başlar. Ama sen bir kere birine o ilacın ne olduğunu anlatmış olsan, karşılık beklemiyor olsan da o kişi de bir gün sana yardımcı olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TONY MONTANA
FanfictionSatranç tahtasında yalnız bir şah... Aslında hayatta herkes bir hikayenin yan rolü... Hatta bazıları her yerde satır arası olmaya mahkum. Geçmiş peşini bırakmazsa onu gözlerinin önüne sermen ve yüzleşmen gerekir. Kardeşlerini, kardeş bildiklerini ko...