Yorum atın lütfen... Ve oy verin.
12 Aralık 2017
Hizmetçi fiskosun üzerindeki fincanlara çay doldururken başkan Lee tüm dikkatini elinde tuttuğu okuma kitabına odaklamıştı. Yoongi ise, pencereden dışarıya, üst üste dikilmiş gibi görünen gökdelenlere ve onların arasından batmaya hazırlanan güneşe bakıyordu.
Hizmetçi kız nazik bir hareket yaptıktan sonra odadan çıktı. " Burası bir otel mi? Hala Kore'de miyiz?"
Başkan Lee kitabı fiskosun üzerine koydu ve fincanına uzandı. " Burası Şirket binası, dolayısıyla evet, hala Kore'deyiz."
Yoongi sakin bir şekilde " Neden burada oluğumu söyleyecek misin?" Adam cevap vermeyecek gibiydi, yavaşça fincanı ağzına götürüp bir yudum içti. " Seninle ne bağım var ki beni normal bir hastaneye götürmek yerine buraya getirdiler?"
Adam yine konuşmamayı seçti ama bu sefer fincanı bıraktı elinden. Yine de dudakları birbirine kenetlenmişti. Derin bir nefes aldı ve binanın önündeki caddede koşuşturan insanları gösterdi. Otobüsler ve arabalar vızır vızır geçiyor, insanlar sağa sola doğru koşup bir yerlere yetişmeye çalışıyorlardı. " İnsanların ne diyeceğini fazla düşünüyorsun."
Yoongi gözlerini adamın gözlerine dikmişti. Nefes aldıkça göğüs kafesi acıyordu. " Bu sorumun cevabı değil."
Başkan Lee omzunu silkti. " Cevap şu; Şirketiniz battı. Bende sizi satın aldım."
Yoongi fiskosu tekmeleyip adamın boğazına yapıştığını hayal etti. Canı bunu yapamayacak kadar çok acıyordu, işte bu yüzden sadece oturdu. " Arkadaşlarım nerde?"
" Bu binadalar. Eğitim alıyorlar."
Yoongi başını yana eğdi " Daha sonra parasını ödeyecekleri bir eğitim mi bu?"
Başkan güldü. Yüzündeki kırışıklıklar onun sevimli bir dayı olduğunu söylüyordu ama yalandı bu. Adamın konuşurken sesine gizlediği ürkütücü bir hava vardı. " Elbette."
Yoongi gülümsedi. " Hepimiz eğitimi tamamladık zaten, o yüzden senin yerinde olsaydım hemen albüm hazırlıkları için uğraşırdım."
Başkan fincanını eline aldı. " Sizin tamamladığınız eğitim... Benim için yeterli değil."
Yoongi dalga geçer gibi güldü. " Sen şuna borca sokmadan çıkış yaptırmak benim tarzım değil desene."
" Evet, öyle diyebiliriz. Ayrıca... Sen daha iyileşmedin."
Yoongi turp gibi olmadığının farkındaydı ama adamın kastettiği şey bu değildi. Yüksek ihtimalle planı bir ya da iki sene boyunca onların elini kolunu bağlı tutmaktı.
Birkaç dakika ikisi de konuşmadı. Sonra Yoongi sessizliği bozmaya karar verdi. " Namjoon ile konuşmama izin vereceksin değil mi?"
Başkan Lee sakin, şefkatli sesiyle " Bu bana güvenmenin tek yoluysa... Elbette." dedi.
Yoongi acıya katlanamadığı için eliyle göğsünü tuttu. Bastırmak acıyı dindirecekmiş gibi bastırdı. " Ne zaman?" Kaşları çatılmış, sesi kısık çıkmıştı.
" Biraz beklemen gerek." Adam gülüp iki büklüm olan çocuğun sulu gözlerine baktı. " Seni bu halde görmek onu üzer, değil mi? O yüzden biraz beklemelisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TONY MONTANA
FanfictionSatranç tahtasında yalnız bir şah... Aslında hayatta herkes bir hikayenin yan rolü... Hatta bazıları her yerde satır arası olmaya mahkum. Geçmiş peşini bırakmazsa onu gözlerinin önüne sermen ve yüzleşmen gerekir. Kardeşlerini, kardeş bildiklerini ko...