Yorum yapmayı unutmayın. Oy verirseniz mutlu edersiniz :)
11 Aralık 2017
Beşinci kattaki yatak odalarının birinin önünde bekliyorlardı. Başkan beş dakika önce içeri girmişti. Onları içeri almadan önce doktor son kontrolleri yapıyor olmalıydı.
Jungkook içeri girmek istemiyordu. Onu o halde görmeyi kaldıramazdı. Dirseklerini korkuluklara dayamış etrafına bakınıyordu. Ağacın altında beş altı kişi minderlere oturmuş sohbet ediyorlardı.
Çok yüksekte olduğu için yüzlerini seçemedi ama sesleri hafif de olsa duyuluyordu. Bir alt katta, onlara en yakın olan pratik odasında Shinee dans pratiği yapıyordu ve Jungkook onları görebiliyordu.
Jimin omzuna dokununca ona doğru döndü. Çocuk gülümsedi. " İyi misin?"
Jungkook sadece baktı. Evet ya da hayır gibi bir cevap vermek istemiyordu. Sadece yalnız kalmak ve her şeyden uzaklaşmak için uyumak istiyordu. Uyumak her şeye çözümdü. Üzülmüyormuş gibi yapmak zorunda kalmıyordu, mutluymuş, hiçbir sorun yokmuş gibi.
Jimin anlayışlı bir şekilde başını sallayıp kolunu onun omzuna attı. Canı sıkkın olduğunda herkesi kandırabilirdi ama Chimchim'i kandıramazdı.
Kapı açıldı. Başkan içeri girebileceklerini söyledi. O ve Jimin dışında herkes odaya doluştu. Jimin sol omzuna iki kere vurdu. " Hadi içeri girelim." Arkasını dönüp kapıya yaklaştı.
Kookie başını çevirmemekte kararlıydı. Aşağıda gülüşen Sunbaelere baktı. Kendini boşluğa bıraktığını hayal etti. Yavaşça yere yaklaşırken yüzüne çarpan rüzgârı...
Sonra arkasını döndü. Düşmeyi hayal ederken gözlerini kapamıştı. Gözlerini açtığında Chimchim'in endişeli yüzüyle karşılaştı. Ne düşündüğünü tahmin etmiş olmalıydı. Derin bir nefes alıp gülümsedi.
Jimin o yanına gelene kadar kıpırdamadı. İkisi birlikte odaya girdi. Daha doğrusu eşikte beklediler.
Jin Hyung yatağın yanındaki tabureye oturmuştu, Yoongi Hyung'un başucuna. Hobie ve Tae yatağın ayakucunda ayakta duruyordu. Namjoon ise başkanın ve doktorun yanında durmuş, uzaktan bakıyordu.
Kookie odadaki diğer insanlara bakıyordu çünkü kendini onun yüzüne bakmaya hazır hissetmiyordu. Sonunda baktı.
Yüzünün ortasında yeşil, şeffaf bir oksijen maskesi vardı. Göğsüne kalın bir sargı bezi dolanmıştı. Sol koluna bir serum takılmıştı. Sol eli, Jin Hyung'un sağ avcunun içinde cansız duruyordu.
Kookie bir adım geri attı. Jimin onu kolundan tuttu. İkisi de odanın içine bakmaya devam ediyordu. Kookie bir adım daha attı. Jimin elini çocuğun eline doladı. Şimdi birbirlerinin parmak uçlarını tutuyorlardı.
Kookie gözlerini kapattı. Bir adım daha geriye attı. Artık koridoralardı. Kookie gözlerini açtı. Chim elini o kadar çok sıkıyordu ki ikisinin eli de bembeyaz kesilmişti.
Kookie elini havaya kaldırdı ve çocuğu itti. Jimin sert bir şekilde ittirdiği halde olduğu yerde duruyordu, hala el ele tutuşuyorlardı. Kookie bu sefer diğer eliyle Jimin'in yakasını kavradı. Jimin'in elini bıraktığını hissetti. Çocuğu az öncekinden daha sert bir şekilde ittirdi.
Chim yere düştü ama yüzünde aynı ifadesizlik vardı. Odadakiler ikisinin itişmesini duymuş olmalıydılar ki kapıya koştular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TONY MONTANA
FanfictionSatranç tahtasında yalnız bir şah... Aslında hayatta herkes bir hikayenin yan rolü... Hatta bazıları her yerde satır arası olmaya mahkum. Geçmiş peşini bırakmazsa onu gözlerinin önüne sermen ve yüzleşmen gerekir. Kardeşlerini, kardeş bildiklerini ko...