Yorum yapmayı unutmayın :)
11 Aralık 2017
Küçük toplantı salonunda yaklaşık on dakikadır Başkanı bekliyordu. İş ahlakına uygun bir hareket değildi. Normalde çok sinirlenmesi gereken bu olay karşısında sesini çıkarmadı. Nasıl olsa buradaki iş şu an elinde olan tek işti.
Japonya'da bir inşaat şirketinde çalışıyordu. Zaten ileri olan Japon mimarisini başka bir boyuta taşımıştı. Daha Yirmi yaşında olmasına rağmen aranan bir mimar olmuştu.
En son imza attığı proje... Hayatının ilk hatası buydu. Şimdi kendini aklamak için bu toplantı masasında oturup birazdan gelecek adamın istediği her şeyi yapması gerekiyordu. Bir nevi sürgündü bu.
Projedeki bina tamamen inşaat mühendislerinin dikkatsizliğinden kaynaklanan bir nedenden dolayı kuruldan izin alamamıştı. Normalde Mimarın yaptıklarını inşaat mühendisleri denetler ve sorunları bildirirdi. Ama onların şirketinde işler tersine işliyordu. Sonuç olarak şirket onu Kore'ye sürgüne göndermişti.
Başını iki yana salladı ve Önündeki proje kâğıtlarına baktı.
Stajyer kız gözlerini iyice açmış onun dikkatle incelediği yere bakıyordu. Kore'deki şirket işlerinde yardımcı olması için daha üniversitede okuyan bu kızı yanına vermişti. Kızın adını iki saatte bir tekrar unuttuğu için artık ona " Bana bak!" diye seslenmeye başlamıştı.
Bir an düşündü. Babası İspanya'nın en ünlü mimarlarından biriydi. Tabii yirminci yüzyılda öyleydi. Şimdi adam Parkinson'u yüzünden düz bir çizgiyi bile çizmekte zorlanıyordu. ( Parkinson= Titreme hastalığı) Annesi ise Türkiye'deki zengin bir Müteahhit 'in kızıydı. Annesiyle babasının tanışma olayları ise tamamen babasının çapkın bir adam olmasıyla mümkün olmuştu.
İlkokula beş yaşında başlamıştı. Liseyi üç senede tamamlamıştı. Üniversite'de de üstten dersler alarak üç senede diploma almıştı. Yani eğitim hayatı bittiğinde 18 yaşındaydı. Tabii bunların hepsi İspanya'da okuduğu için olmuştu.
Şimdi hala üniversitede okuyan stajyeriyle aynı yaştaydı. Stajyeri ilk defa bir projede yer alırken o İki senede elliye yakın projeye imza atmıştı.
Başkan odaya girince gülümsedi. Ayağa kalkıp adamın elini sıktı.
Toplantı başlayınca adam bilgisayarından satın aldığı arsayı gösterdi. Kocaman bir mahalle... Eğer bu bina kadar büyük bir proje istemeyecekse, buraya yaklaşık yirmi beş villalık bir site yapılabilirdi.
Başkan " Benim sizden istediğim Mimar Hanım. Bu arsaya güzel bir site yapmanız."
Ahu gülümsedi. " Kaç apartman?"
Başkan kafasını iki yana salladı. " Apartman değil, burası deprem bölgesi olduğu için sadece iki ya da üç katlı binalar istiyorum."
Kız kafasını salladı. " Kaç tane?"
Başkan düşündü. " Boyutları ve planları farklı olacak." Adam kibar bir şekilde güldü. " Aslına bakarsanız. Bütün yeteneğinizi kullanmanızı isteyeceğim. Şimdiye kadar 42 saydım. Ama projeye arsa ekleme olasılığım da var, yani ileride ev sayısı artabilir."
Kız dümdüz gibi görünen arsaya baktı. " Ne kadar süre veriyorsunuz."
Başkan arkasına yaslandı. " Şimdilik bir süre yok. Ben sizi ev sahiplerine yönlendireceğim onların isteği doğrultusunda yavaş yavaş başlarsınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TONY MONTANA
FanficSatranç tahtasında yalnız bir şah... Aslında hayatta herkes bir hikayenin yan rolü... Hatta bazıları her yerde satır arası olmaya mahkum. Geçmiş peşini bırakmazsa onu gözlerinin önüne sermen ve yüzleşmen gerekir. Kardeşlerini, kardeş bildiklerini ko...