İyi okumalar ^-^
Yorum bırakmayı ve oy vermeyi unutmayınız ^-^
26 Aralık 2017
Koridorda karşılaştılar. Seokjin yanından başıyla selam verip gülümseyerek geçmeye çalıştı ama Baek yürümeyi kesince o da durdu.
Jin'in gülümsemesi derinleşti ve ona sert ve huzursuz bir şekilde bakan çocuğu inceledi. " Bir sorun mu var?"
Jin, Hobie'nin paldır küldür götürüldüğünü ve üç gündür ortada olmadığını, Namjoon'un eline geçirdiği defterle oynayıp olası satranç hamlelerini planladığını, Kookie'nin başkanı işkillendirmeden Namjoon'a soğuk davranıyormuş gibi yapıp abileriyle her şeyini paylaştığını ve onlara yardım ettiğini biliyordu.
Aynı zamanda, Tae'nin haberlere çıktığını da... Yine de Tae hakkında başka bir şey bilmiyordu. Bunu da Jackson'dan öğrenmişlerdi. Şu sıralar haberciler başka bir idolle ilgili haber bulamadığından, bu küçük kafa karıştırıcı olay fazlaca deşilmiş, neredeyse her saat başı dillendirilmişti.
Jimin'den ise yine bir haber yoktu.
Baek kaşlarını çatmayı bırakıp gülümsedi ama yüzündeki rahatsızlık gitmemişti. " Seninle biraz konuşmam gerek."
Jin sırtını dikleştirdi. Şaşırmıştı. Daha önce pek bir konuşmuşlukları yoktu. Sadece birkaç kez sahne arkasında karşılaşıp selamlaşmışlar, ödül törenlerinde arka arkaya oturduklarında birbirlerini tebrik etmişlerdi.
" Tabii." Jin aşağıya, koca çınarın altındaki piknik masalarına baktı. Kimse yoktu. Zaten bu sıralar herkes yeni albüm hazırlıklarıyla uğraşıyordu. Şu üç gündür bina boşalmış gibiydi, kimsenin boş vakti yoktu.
İkisi bakışarak anlaşıp camla çevrili asansöre kadar konuşmadan yürüdüler. Asansör aşağı doğru inerken Jin Amber'ın gittiği gün ayakta dikilip öpüştükleri yere baktı.
Onun da Hong Kong'da birkaç reklam anlaşması imzaladığının haberini yine Jackson'dan öğrenmişti. Kızın keyfi yerindeydi ve... Jackson'la abla kardeş gibi oldukları için onlar telefonda konuşurken Jin kızın sesini bir iki dakikalığına duymuş ve rahatlamıştı. Tabii Amber bunu fark etmemişti.
Asansör aşağı inince piknik masalarından birine oturdular.
Jin sırtını Çınara dönmüş, Baek de tam karşısına oturmuştu. Yanlarına yaklaşan garson kızdan birer mocha istediler.
Baek dudaklarını yaladı ve derin bir nefes aldı. Ellerini masanın üstüne koymuş başparmaklarını birbirlerinin üstünde kaydırıyordu. Jin'e bakmadan " Lise sondayken... Bir doğum gününe katılmıştık... Hatırlıyor musun?"
Başını kaldırıp Jin'e baktığında çocuk hatırlamaya çalışır gibi kaşlarını çatmıştı.
Baekhyun konuşmasına devam etmeden önce etrafı kolaçan etti. Kimsenin duymasını istemiyor gibi öne eğildi. " Sizin şirketin en eski binasının bir arka sokağında... Biraz üstte kalıyor... Orada bir restoranda yapmıştık partiyi."
" Evet, bizim yaşlı teyzenin restoranı... Her doğum gününü orada kutlarız ve hiçbirinde seni gördüğümü hatırlamıyorum."
Jin gülümsedi. O mahalleyi hatırlayınca hem kalbi ısınmış hem de soğumuştu. Anıları oradaydı... İlk pratik odaları, Namjoon'la ilk tanıştıkları yer, onun gruba alınma partisini, debut kutlamasını, doğum günlerini yaptıkları yer...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TONY MONTANA
FanfictionSatranç tahtasında yalnız bir şah... Aslında hayatta herkes bir hikayenin yan rolü... Hatta bazıları her yerde satır arası olmaya mahkum. Geçmiş peşini bırakmazsa onu gözlerinin önüne sermen ve yüzleşmen gerekir. Kardeşlerini, kardeş bildiklerini ko...