1-< Platonik Aşkım >-1

71.4K 2K 465
                                    


Sevgili Günlük;

Saat sabahın beşi ve ben uyuyamıyorum. Sanki içimde bir kelebekler ordusu var ve savaşa hazırlanıyorlar. Korkuyorum. 

Su, telefonunun çaldığını duyar duymaz , evdekileri uyandırmamak için yerinden fırladı. Tam tahmin ettiği gibi, arayan en yakın arkadaşı Karmiyaydı.. Telefonu açıp, sessiz bir biçimde konuşmaya başladı.

-Efendim?

-Uyuyamadığını tahmin etmiştim dedi tiz bir ses heyecanla. İlk çalışta telefonu açtığına göre... Umarım pişman olmamışsındır verdiğin karardan.

-Hayır! Kesinlikle pişman değilim. Sadece korkuyorum. 

-Eee.. Tabi o kadar kolay değil platonik aşık olduğun çocuğa kendini farkettirmek.

-Sence okumuş mudur?

-Tıpkı konuştuğumuz gibi, çantasına bıraktım not kağıdını. Okumuş mudur bilemem ama tweet atmamış daha. Sayfasındayım iki saattir.

-Peki facebooktan paylaşmamış mı birşeyler?

-O kadar merak ediyorsan ekle gör.

-Hayır! Hayır düşüncesi bile karnımın ağırmasına sebep oluyor.

-Vay be! Fena  halde aşık olmuşsun sen bu çocuğa. E tabi dile kolay.... Koskoca 13 yıl... Her neyse. Annemler sesime uyanmadan kapatmam gerek. Seni kocaman öpüyorum. 

-Bende canım. Yarın geleceksin değil mi ilk derse?

-Lanet olsun!  Neden tıp seçtim ki ben? 

-Mızmızlanmada kapat telefonu. İyi geceler.

-Ne iyi geceleri?  Günaydın! Dedi Karmiya ve Su hemen arkasından telefon sesini duydu. Gülerek telefonu kapattı ve açtığı sahte hesaplardan biriyle Ateşin twitter sayfasına girdi. Tanrım! Resmini görmek bile kalbinin delice atmasına sebep oluyordu. Su, Ateşe birinci sınıfta aşık olmuştu. Tabi o zamanlar anlamıyordu aşık olmanın tam olarak ne olduğunu? Aşık olduğu, hoşlandığı, etkilendiği çocuğu geç; hayranlık duyduğu ilk çocuk bile Ateş olmuştu. Tüm hayatını ona göre şekillendirmişti fakat Ateşin onun varlığından haberi bile olmamıştı bugüne kadar. Bu acı gerçekle yüzleşmesi bayağı bir zamanını almıştı ve en sonunda canına tak etmişti. Her ne olursa olsun Ateşin onun varlığından haberi olacaktı.

----------------------

Aniden odaya dolan güneş ışığı, Ateşin yüzünü buruşturmasına sebep oldu. Sabahları uyanmaktan gerçekten nefret ediyordu. Özellikle de uyandıran dadısı olduğu zamanlarda.

-Kalk bakalım, kalk kalk kalk kalk!

-Tamam beş dakika daha.

-Beş dakikanız yok Ateş bey. Hemen kalkılacak o yataktan! Hadi! Hem okula geç kalacaksın.

-Tamam. Tamam kalkıyorum.

-Hadi! Baban aşağıda! Kahvaltı yapmak için seni bekliyor. Daha Stefanı uyandıracağım. 

Dadısı odadan çıktığında, Ateş istemeye istemeye yerinden kalktı ve banyoya gidip soğuk suyu yüzüne boca etti.  O kadar yorgun hissediyordu ki... Telefonunun komidinin üzerinde olmadığını görünce çantasına bakmaya karar verdi. Elini çantaya atar atmaz, telefonunu buldu fakat telefonundan çok ilgisini çeken şey, kırmızı bir zarf oldu. Üzerinde bunu kimin bıraktığını anlamasına yarayacak birşeyler aradı fakat hiçbir şey yoktu. Büyük bir merak içinde zarfı açtı. İçinde dörde katlanmış bir dosya kağıdıyla birlikte bir çok silgi tozu vardı. Silgi tozlarından kurtularak dosya kağıdını açtı ve çalışma masasına oturarak yazılanları okumaya başladı.

Platonik Aşkım (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin