İşte yeni bölümümüz :D :D Lütfen vote sayımız azalmasın arkadaşlar. Okuyup beğenen ve diğer bölümlere devam eden herkesten vote bekliyorum! Keyifli okumalar
Not: Bu kısım Su tarafından anlatılmıştır.
Son üç hafta.. Bunu düşündükçe kabim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. Yıllardır olmasını beklediğim şey gerçek oluyordu...
Üç hafta sonra Ateşle evleniyorduk.
Şaka gibi değil mi?
Esma anneyi kurtarmamızın üzerinden tamı tamına üç koca ay geçmişti ve bu üç ay boyunca hayatımızdaki her şey yolunda gitmişti. Ahmet denilen pislik hapisahanede çürüyordu. Karmiya ve Faruk, yaptıkları kötülüklerinin cezasını çekerek ölmüşlerdi. Esma anne sağsalim yanımızdaydı ve Hira da dahil herkes son derece mutluydu. En ama en önemlisi, Ateşin hastalığına dair hiçbir belirti yoktu.
Korktuğum başıma gelmemişti işte. Ateş her zaman ki gibi yine haklı çıkmıştı. Faruğun bıçağın üzerinde zehir olduğunu söylerken tek bir amacı vardı o da beni huzursuz etmek. Anlaşılan ölmeden önce söylediği bu yalan, beni hiçbir şekilde etkilememişti.
Sadece tek bir sorun kalmıştı.
O da Stefandı.
Ateş her ne kadar bana belli etmemeye çalışsa da, her zaman içten içe düşünüp, kendi kendini yediği bütün düşünceleri, en yakın arkadaşının hatta kardeşim dediği kişinin ağzından kötü bir şekilde duymak onu mahvetmişti.
Hani derler ya , bir insanın düşmanlarından çok dostları zarar verebilir çünkü onlar nereden vuracağını son dercee iyi bilen kişilerdir diye... İşte Ateş şimdi bu durumu yaşıyordu. Bunun onun için ne kadar büyük bir yıkım olduğunu, son zamanlarda bu konuda ne kadar hassas olduğundan anlamak mümkündü.
Değil Stefanla olanları hatırlamak, çocuğun adını dahi duymak istemiyordu. O yüzden onun yanındayken ne ben, ne Esma anne Stefanın adını ağzımıza almıyorduk. Hatta ve hatta minik Hira bile, abisi daha fazla üzülmesin diye bu yaşta sesini çıkarmıyordu.
İşte bütün bunların yanı sıra bir de düğün hazırlıklarıyla meşgul oluyordum. Her ne kadar kötü bir insan olsa da, Ahmet Bey son derece ünlü bir adamdı. Ve onun başına gelen bu olaylar, magazin haberlerinde yer almaya başladığı andan itibaren, bizim hikayemizde tüm ülke tarafından öğrenilmişti.
Bu yüzden oldukça zor zamanlar geçirmiştik. Sanki bir kitabı okurlarmış gibi, hayatlarımıza yorumlar yapan milyon tane insan ortaya çıkmıştı. Bir de bütün bunların üzerine düğünümüz olacaklarını öğrendikleri zaman, bir masalı paylaşan iki kahramana yakışacak şekilde bir düğün hayal etmişlerdi ve işler iyice çığrından çıkmıştı. Küçük bir düğün olarak planladığımız şey, gittikçe büyümüş büyümüş, büyümüş ve kocaman bir çığ haline gelmişti.
Düğünden sonra oturulacak ev, gelinliğin kumaşı, davetlilere ikram edilecek yemekler, içkileri konuk listesi , davetiyleer, magazinciler, basın haberleri, takılar,... Şimdi bile düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum çünkü sadece 3 haftam kalmıştı ve ben bunların hepsini düzene sokmak zorundaydım.
Ben diyorum çünkü Ateş tüm bunlarla sadece yüzeysel olarak ilgileniyordu. Ben nasıl düğün hazırlıklarıyla meşgulsem, o da babasının dağıttıklarını topalamakla ve kayıp kardeşini aramakla o kadar meşguldü. İçten içe, düğününde kardeşini de görmek istediğini biliyordum. Hiraya bir abisi daha olduğunu söylediğinde, onunla konuşurken duymuştum onu. Hatta Hiraya söz vermişti. O düğünde diğer abinde olacak diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Aşkım (TAMAMLANDI)
ChickLitİlkokul birden beri aşığım oğlum ben sana! O silgi tozlarını da merak ediyorsundur eminim. Hani her öğrencinin söylediği bir söz vardır ya. Silgimin bittiğini hiç görmedim diye... İşte o silgi tozları, senin sonunu hiç göremediğin silgilere ait. Se...