-Kim var orada?
Ateş biraz daha ilerlediğinde, ağacın hemen önündeki beyaz tenli, sarışın kızı farketti. Elbisesindeki çamurdan ve çorabındaki yırtıklardan, düştüğünü anlamamak imkansızdı. Bir adım daha attığında, ilk derste kendisini bütün sınıfa rezil etmeyi başaran kızla karşı karşıya olduğunu anladı ve gülümsemeden duramadı.
-Neden gülüyorsun diye sordu Su. Sinirlenmemiş olmasına sinirleniyordu. Neden kızamıyordu ki Ateşe sanki?
-Önemli bir şey değil. Sabah ki rezilliğin aklıma geldi de...
-Gerçekten mi? dedi Su gülerek. Demek Ateş onu unutmamıştı. Bir saniye? Neden sevinmişti ki durduk yere? Ateş onunla dalga geçtiği için mi?
-Tuhaf bir kızsın dedi Ateş gülmeye başlayarak. Sana rezilin teki olduğunu söylüyorum ve sen buna seviniyorsun. Her neyse. Ne işin var burda? Yoksa beni mi dinliyordun? Ateşin sevimli halinden eser kalmayınca, Su durumu toparlamak için saçmalamaya başladı.
-Ne alakası var canım? Neden seni dinleyeyim?
-Kendi kendine konuştuğunu duyduğuma yemin edebilirim.
-Aaa... Ne alakası var canım? Deli miyim ben?
-Kimle konuşuyordun o zaman? dedi Ateş etrafına bakınarak. Etrafta konuşabileceğin birini göremiyorum ben.
-Ben şey.. Müzik dinliyordum dedi aklına gelen ilk şeyi söyleyerek.
-Mezarlıkta mı? Ruhlara konser veriyordun herhalde.
-E ne demişler. Müzik ruhun gıdasıdır. Aç kalmalarını istemeyiz dimi? Onlarda canlıydı bir aralar. Yazık.
Ateş aniden bir kahkaha patlatınca, Su ne kadar saçmaladığının farkına vardı. Ne diyordu böyle?
-Ben.. Sanırım çok saçmaladım. Neden böyle oldu bilmiyorum.
-Tamam bu kadar saçmaladığın yeter o zaman dedi Ateşte yere eğilerek ve elini Suyun dizine götürdü. İzin verir misin dedi başını kaldırıp kıza bakarak.
Nasıl izin vermem ki dedi Su içinden. Ona bu kadar yakınken doğru düzgün düşünemiyordu bile.
-Tabi.
-Önemli bir şey olduğunu sanmıyorum dedi Ateş doktor havasına girerek. Bence hemen eve git ve üzerinde bir süre buz gezdir ki morarmasın daha fazla. En azından canının acımasını engeller.
-Tamam. Bu arada eve mi gidiyorsun?
Ateş beklemediği bu soru karşısında şaşkınlığını gizlemeye gerek görmedi.
-Evet?
-Bende seninle geliyorum o halde.
-Vay canına! dedi Ateş kocaman gülümseyerek. Daha önce hiç mezarlıktan eve kız atmamıştım. Her ne kadar tarzım olmasanda...
-Ne? dedi Su şaşkınlıkla. Bir saniye, bir saniye... Sen yanlış anladın beni. Ben senin sandığın kızlardan değilim. Ben babanla evlenmesini istemediğin o kadının yeğeni oluyorumda.
Ya neden ben bu çocukla doğru düzgün konuşamıyorum ki? dedi Su içinden kendisine lanet okuyarak. Bu nasıl bir kendini tanıtmaydı böyle? Daha ilk dakikadan nefretini kazanmıştı platonik aşkının. Ateşin gözlerinin ne kadar koyu bir yeşil olduğunu gördüğünde, ne kadar öfkelendiğini anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Aşkım (TAMAMLANDI)
ChickLitİlkokul birden beri aşığım oğlum ben sana! O silgi tozlarını da merak ediyorsundur eminim. Hani her öğrencinin söylediği bir söz vardır ya. Silgimin bittiğini hiç görmedim diye... İşte o silgi tozları, senin sonunu hiç göremediğin silgilere ait. Se...