5-< İki arada, bir derede... >-5

18.6K 1K 94
                                    

Ertesi sabah kahvaltıda, Suyun tam tahmin ettiği gibi, herkes son derece gergindi. Ahmet Bey asık bir yüzle kahvesini içerken, bir yandan da gazetelere göz atıyordu. Yengesinin suratının asık olması ise, biraz önce Ahmet Beyden azar işitmiş olmasıydı. Adam onu herkesin içinde sert bir şekilde, hizmetçilerin işlerine karışmaması gerektiği konusunda uyarmış ve artık evin hanımı gibi davranmasını söylemişti. Kerem ve Kağanın tavrı ise tamamen Ateşeydi. Dün gece Buket Hanıma söylediklerini, ikisi de unutmamıştı. Sofradaki tek güzel şey, minik kız kardeşine yemek yedirmeye çalışan Ateşin sevimli halleriydi. Altın sarısı saçları bukleler halinde omuzlarına dökülmüş, maviş maviş bakan bu sevimli kız çocuğu, üç yaşından fazla olamazdı. Abisine güldükçe , yanaklarında beliren gamzeler, onu olduğundan daha sevimli bir hale sokuyordu.

-Hadi bakalım Hiracık! dedi Ateş elindeki bol nutellalı ekmek parçasını kardeşinin ağzına götürdüğünde. Aç ağzını.

Hira abisine mükemmel bir şekilde gülümsedikten sonra onun dediğini yaparak, büyük bir iştahla ekmeği yemeye başladı.

-İnanılmaz dedi sofrayı toplamaya başlayan hizmetçilerden biri. Sözünüzü hiç ikiletmiyor.  Biz bir lokma yedirmek için kırk takla atıyoruz neredeyse.

-Benim meleğim abisinin sözünü dinler dedi Ateş kardeşinin başını okşayarak ve ayağa kalktı.

-Derse gidiyorsan Suyu da bırak dedi Ahmet Bey sert bir sesle. Ne de olsa aynı yere gidiyorsunuz.

-Acele et! Dedi Ateş salondan çıkarken ve Su hızlıca yerinden kalkıp çantasını aldı. Garaja kadar koşmak zorunda kaldı çünkü Ateş onu bekleme zahmetine katlanmamıştı. Büyük, siyah spor arabanın yanına geldiklerinde, Ateş oturması için arabanın kapısını açtı ve kendiside sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Bir on dakika kadar sessiz kaldıktan sonra, sessizliği bozan Ateş oldu.

-Erkek akadaşın kızmasın dedi alaycı bi şekilde gülümseyerek. Malum! Kendisi beni pek bir sever de.

-Kızmaz dedi Su. O sizin kadar anlayışsız değil.

-Hı-hı.

Ateşin tavrı, Suyu bu konu üzerinde düşünmeye zorladı. Farukla Ateş arasındaki düşmanlığın sebebi neydi merak etti. Ateşin attığı her adımdan haberi olmasına rağmen, bunu bilememiş olması onu sinirlendiriyordu. Ateşin sesiyle düşüncelerinden tekrar sıyrıldı.

-Neden çıkıyorsun ki onunla?

Şaşkınlık. Suyun hissettiği şey sadece şaşkınlık olmuştu.

-Sanane?

-Doğru. Banane ki.

Ateşin ağzından duyduğu son cümle bu olmuştu. Okula girene kadar bir daha da hiç sesini çıkarmadı. Garip bir durum diye düşündü Su.  Üniversiteye girdikleri zaman, Ateş arabasını park etti ve çıkması için suya kapıyı açtı. 

-Ateş?

-Efendim?

-Neden bana öldürecekmiş gibi bakıyorlar? dedi Su kitaplarına daha bir sıkı sarılarak.

-Neden olacak şapşik dedi Ateş gülerek. Okulun en yakışılı çocuğunun arabasından indin az önce. Senin yerinde olmak isteyen milyonlarca kız var.

-Kendini beğenmiş! dedi Su sinirlenerek ve elinden birkaç tane kitabını yere düşürdü. Etrafındaki herkes ona böyle bakarken eli ayağına dolanmıştı. Fakat onu asıl şaşırtan, Ateşin kitaplarını alması ve kendi elinde taşımaya başlaması olmuştu. Etrafına hızlıca bir göz gezdirdiğinde, koca bir kız sürüsünün kendisine, sanki ailelerini öldürmüş gibi baktığını hissetti.

Platonik Aşkım (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin