32-< Alacakaranlık >-32

7.7K 418 62
                                    

Bölüm Su tarafından anlatılmıştır.. Keyifli okumalar :)

Berrak olarakta , Su olarakta, kendimi hiçbir zaman, şimdi olduğum kadar mutlu hissetmiyordum. Hani bazen tüm hayatınızı gözden geçirirsiniz ve yaptıklarınız bir film şeridi gibi gözünüzün önünden geçer ya.. İşte bende şu an aynı duyguyu yaşıyorum. Yaptıklarımı şöyle bir düşünüyorum da.. Yaşadıklarımı özellikle. Hayatımın korku filminden ya da gerilim filmlerinden bir farkı olmadığını açıkça görebiliyorum. Daha küçükken annesini kaybetmiş bir kız, sırf annesini andırdığı için babasının nefret ettiği bir kız, istediklerini yapmak için başkalarını kullanan bir kız... Olmadık insanlarla olmadık şeyler yapan bir kız, en önemlisi de tüm bunları yapmasına rağmen, Ateş tarafından, neden sevildiğini bilmeyen bir kız. 

Ateşi uyandırmamak için, oldukça yavaş bir şekilde, elimi onun ellerinin arasından çektim ve yerimde hafifçe doğruldum. Ateş, tıpkı küçük bir çocuk gibi, yanımda uyuyorken, düşünebildiğim tek şey, bir insanın nasıl olupta bu kadar masum kalmayı becerebildiğiydi. Düşünüyordum da , Ateşin de benden farklı bir tarafı yoktu. Annesini, kardeşini kaybetmiş, üstüne neden olduğunu bilmediği bir şekilde babasının nefretini kazanmıştı. Evet, belki babamla iyi anlaşamazdık ama emin olduğum bir şey vardı o da babamın da benim de, birbirimizin yokluğuna tahammül edemeyeceğimizdi. 

Elimi hafifçe Ateşin saçlarının arasında gezdirmeye başladığımda, hala düşünüyordum.. İkimizinde başına korkunç şeyler gelmişti hatta benim başıma gelenleri Ateşinkilerle kıyaslamak, ona hakaret sayılırdı. Fakat  o yine de, sakinliğini korumayı başarmıştı. Kendi acısını, başkalarından çıkarmamıştı benim gibi.. Üstelik beni bile affetmişti. Beni bile..Ama şimdi? Babasına açıkça savaş ilan etmişti. Belki de bir şeyleri görmeye başladığı için, alttan almadığı için sevinmem gerekiyordu ama nedense bunu yapamıyordum. Ben bile, koskoca Asım amca ve diğerleri bile Ahmet Beyle baş edemiyorken, Ateş bunu nasıl başaracaktı? Oldukça yavaş bir şekilde yataktan kalktım ve yatağın hemen kenarında duran pikeyi Ateşin üzerine örttüm. Bunu yaptığımda hafifçe yan tarafa döndü ve kısa bir anlığına da olsa yüzünü buruşturdu. Kim bilir hala canı ne kadar acıyordu? Evet, belki bana belli etmemeye çalışıyordu ama bunu farkedebiliyordum. Yavaş adımlarla odadan dışarı çıktığım zaman, Stefanı da uyku tutmadığını gördüm. Bana o kadar ısrar etmişti ki, sonunda ona nerede olduğumuzu söylemek zorunda kalmıştım. Ateşle ve benimle biraz zaman geçirdikten sonra, az da olsa rahatlamıştı. Şimdiyse, elindeki viski kadehiyle oynuyordu.. Beni gördüğü zaman hafifçe gülümsedi ve benim içinde bir bardak viski doldurduktan sonra yanına oturmamı işaret etti.

-Seni de uyku tutmadı anlaşılan..

-Hem de hiç.

-Mutluluktan olsa gerek dedi hafifçe tebessüm ederek ve içkisinden bir yudum aldı. Her zaman evlenme teklifi almıyorsun sonuçta..

-O da var tabi dedim gülümseyerek fakat bunu söyledikten hemen sonra yüzümün düşmesi, Stefanın dikkatinden kaçmadı.

-Ne o? Pek mutlu olmuş gibi görünmüyorsun. Yoksa Ateşle mi..

-Hayır, hayır! Ateşle bir sorunumuz yok. Aksine, o her kızın hayalini kurduğu türden bir çocuk. Ona sahip olduğum için kendimi şanslı sayıyorum.

-Bi beyaz atı eksik dedi Stefan ağzının içinde geveleyerek.

-Ne dedin?

-Diyorum ki, o zaman neden bu kadar üzgün görünüyorsun?

-Olanlardan haberin yok sanırsam.

Platonik Aşkım (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin