Not: Umarım bu bölümde, aklınızdaki soruların büyük bir kısmına cevap bulursunuz. Farklı bir kurgu işliyorum o yüzden desteklerini esirgemeyin :) Her an herşeye hazır olun benim hikayemde :) Çünkü devamlı yeni şeyler araştırıyorum ve kafamda onları kullanmayı kurguluyorum :)
Ateş kendisine geldiğinde, ilk farkettiği şey, başındaki keskin acı oldu.Ellerinin bağlı olmadığını farkedip, elini başına götürdü ve ciddi bir yarası olmadığını anladı.Ona ne olmuştu böyle? Derken, kolunun sızlandığını farkedip, gömleğini dirseğine kadar sıvadı. Kolunda küçük küçük morfin izleri mi vardı yoksa o mu yanlış görüyordu? Neler olduğunu anlamak için ayağa kalktı ve kalkmasıyla yere düşmesi bir oldu. Bunu denemesi bile, başının dönmesine neden olmuştu.Şimdi anlıyordu. Hem kapıyı neden açık bıraktıklarını hem de morfin izlerini.. Derken, hemen yan tarafındaki sehpanın üzerinde duran notu ve telefonu farketti. Telefonu görünce, kendisininkinin yanında olup olmadığını kontrol etti! Kahretsin! Yoktu! Zor da olsa uzanarak, notu ve telefonu aldı.
Sen şimdi kara kara kim olduğumu düşünüyorsundur ama endişelenmen gereken başka bir şey var. Beş saat içerisinde o evden çıkamazsan, bummmmmmm! Ayrıca çokta manidar bir şaka yaptık. Eğer bir saat içinde uyanıpta bu notu görürsen şanslısın. Bilmen gereken bir şey daha söyleyeyim sana. Elindeki telefonla sadece en yakın arkadaşın Stefanı arayabilirsin. İki eli kanda olsa sana yardım eder. Tabi hala sana kızgın değilse! Sonucu merakla bekliyorum!
-Seni ellerimle geberteceğim o. çocuğu! Dedi Ateş bağırarak ve telefonu eline alarak, kayıtlı olan tek numaraya baktı. Lanet olsun! Gerçekten de Stefandı! Geri gidip numaraları tuşlamayı denedi fakat başarılı olamadı. Ekran sanki o sayfadan ibaretti ve iki seçeneği vardı. Numarayı ara ya da telefonu fırlat! Bu nasıl bir düzendi? Yapması gerkeen tek şeyi yaptı ve Stefanın telefonu açmasını umarak beklemeye başladı.
-------------------------------------------------
Uzun bir çalışın ardından, Stefan telefonu açtı ve konuşmaya başladı.
-Alo?
Ateş arkadan gelen yüksek ses müzikten ve konuşmalardan, Stefanın bir barda dağıttığını çok rahat anlayabiliyordu.
-Stefan benim, Ateş!
-Sen ne yüzle arıyorsun beni! Diye bağırmaya başladı Stefan. Ya sen ne kadar yüzsüz bir şeymişsin!
-Stefan dinle.. Bunları konuşacak durumda değilim fakat bilmen gereken bir şey var. Çok zor durumdayım. Bana yardım etmen gerek. Adre-
-Komik dedi Stefan gülerek. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. Neden bir deja -vu yaşıyorum acaba? Ateş sesini keserek dinlemeye başladı. Stefan sarhoş mu olmuştu? Bugüne kadar zaten hep ihtiyacın olduğu için yanındaydım. Hep sen.. Senin isteklerin. Bıktım! Buraya kadar! Bundan sonra benden uzak dur Ateş. Ayrıca Karmiyaylada mutluluklar dedi Stefan bağırarak. Benim bundan sonra Ateş diye bir kardeşim yok.Ve şunu da bilmeni isterim! Sen asla anneni hakedecek kadar iyi bir çocuk olmadın. Eğer Gonca Teyze yaşasaydı, onun oğlu olduğun için senden utanırdı!
Telefonun kapanan sesiyle, Ateş neye uğradığını şaşırdı. Gerçekten de az önce Stefanla mı konuşmuştu?
--------------------------------------
-Merhaba Esma Hanım dedi Su ürkekçe içeri doğru bir adım atarak.
-Merhaba kızım.. Nasılsın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Aşkım (TAMAMLANDI)
ChickLitİlkokul birden beri aşığım oğlum ben sana! O silgi tozlarını da merak ediyorsundur eminim. Hani her öğrencinin söylediği bir söz vardır ya. Silgimin bittiğini hiç görmedim diye... İşte o silgi tozları, senin sonunu hiç göremediğin silgilere ait. Se...