Not: Bu bölüm Su tarafından anlatılmıştır.
Hayatımda daha önce hiç bu kadar korktuğumu ya da heyecanlandığımı hatırlamıyordum. Kimliğimi yerden aldıktan sonra, telefonuma sarılıp, çoktan yapmam gereken şeyi yaptım ve ambulansa haber verdim. Burdan sonrası o kadar hızlı gelişti ki, kendimi bir anda herkese haber vermiş bir biçimde, hastahanede beklerken buldum. Ateş çok yorgun gözüküyordu ve kolunda bir serumla, uyuyordu. Allahtan tam zamanında gerekeni yamıştım. Yoksa her şey için çok geç olabilirdi. En geç sabaha uyanacağını söylediklerinde, sevinç gözyaşlarıma engel olamadım. Odanın açılan kapısıyla, dikkatim bir anda dağıldı ve Ateşi uyandırmamak için dışarı çıktım. Gelen Ahmet Beydi ve ben onu ilk defa bu kadar tedirgin görüyordum. Bahçeye kadar ona eşlik ettim.
-Su! Anlat neler oldu!
Olanların kısa bir özetini geçtiğimde, adamın yüzündeki korku yerini büyük bir paniğe bıraktı. Bu adamda çözemediğim bir gizem vardı ve bu beni rahatsız ediyordu.
-Bu ne saçmalık! Dedi adam öfkeyle. Bunu yapanı bulup mahvedicem! Ateşin yanından ayrılma dedi beni görevlendirerek ve gözden kayboldu. Elbette ayrılmayacaktım. İçeri girdiğimde ise içimi korkunç bir öfke kapladı. Karmiyanın burda ne işi vardı?
-Senin ne işin var burda dedim onu kolundan sertçe tutarak. Ona karşı o kadar öfke doluydum ki, sanki en yakın arkadaşım değildi bunca zamandır. Her zaman ki gibi kendini beğenmişçe kolunu elimden kurtardı ve konuşmaya başladı.
-Ateş benimde arkadaşım! Buraya gelirken senden izin alacak değilim ya!
-Sen ne dediğini sanıyorsun dedim sesimi alçaltarak. Onun başına gelenlerle senin bir ilgin olup olmadığını nereden bileceğim.
-Bilemezsin. İşin en eğlenceli kısmı da burası zaten.
-Sen yalancının tekisin dedim günlerdir içimde tuttuğum şeyi onun yüzüne söyleyerek. Sen yalancının tekisin Karmiya! Neden yaptın bunu? Neden ben yazdım dedin mektupları.
-Seni ilgilendirmez!
-Senin yüzünden Stefanla Ateşin arası bozuldu dedim sesimi daha da alçaltarak. Yazık değil mi? Stefana yalan söylemeye hakkın yoktu. Bunca yıldır seni sevdiğini biliyordun!
-Uffff... Akıl var mantık var. Ateş varken Stefana bakacak halim yok. Hem canım sıkıldı. Ya ben neden sana hesap veriyorum ki. Sanki Ateş sana bakarmış gibi konuşmuyor musun?
O an bana ne oldu bilmiyorum ama tamamen düşüncesizce davranıp, hemen yanımda duran vazoyu Karmiyaya doğru fırlattım. Eğer son anda önümden çekilmemiş olsa, asla ıskalamayacaktım.
-Delirmişsin sen!Diye bağırdı Karmiya büyük bir korkuyla ve kırılan vazonun sesine Ateş aniden uyandı.
-Ne oluyor burda! Dedi sinirli bir şekilde ve bizi anlamaya çalıştı. O kadar hızlı kalkmıştı ki, serumun bağlantısı kolundan fırlayınca, acıyla yüzünü buruşturdu. Karmiyaya kızmam için, Ateşin canının acıdığını düşünmem de yeterliydi.
-Defol git burdan! diye bağırdım sinirlerime daha fazla engel olamayarak. Defol git burdan yoksa..
-Yoksa ne ? dedi küstah bir biçimde. Ne yapabileceksin ki bana? Hem sen kim oluyorsun da Ateşle benim aramdaki ilişkiye karışma hakkını görüyorsun kendinde?!
Onun bu sözü duraksamamı sağladı. Gerçekten. Kimdim ben? Ateşin nesi oluyordum ki onu bu kadar sahipleniyordum. Gerçek, hiç bu kadar acı olmamıştı benim için. Boğazımın düğümlendiğini hissettim ve yaşlar gözümden akmaya başladığı zaman, bu kadar zayıf olduğum için kendime küfrettim. O sırada Ateşte ayağa kalkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Aşkım (TAMAMLANDI)
ChickLitİlkokul birden beri aşığım oğlum ben sana! O silgi tozlarını da merak ediyorsundur eminim. Hani her öğrencinin söylediği bir söz vardır ya. Silgimin bittiğini hiç görmedim diye... İşte o silgi tozları, senin sonunu hiç göremediğin silgilere ait. Se...