Not: Sevgili okurlarım... Her okuyan bir vote atsa motive açısından hiç fena olmaz hani :) Bunun yanında, bölümlerin altına yaptığınız yorumlara er ya da geç cevap veriyorum.. Sormak istediğiniz bir şeyi özelden de cevaplayabilirim.. Yorumlarınızı cevapsız bırakmayacağım :D Bu arada bu bölümle ilgili bol bol yorum istiyorum bilesiniz :) Keyifli okumalar.......
Bir insanın , yaşayıp yaşamadığıdan emin olmadığı anlar vardır hani.. Kim olduğunu, ne yaptığını, nasıl bir insan olduğunu düşündüğü, sorguladığı anlar. İşte Ateşte öyle anlardan birindeydi. Sanki etrafındaki hiçbir şey yoktu. Şu anda sadece o vardı Bir de babasının söylediği cümleler.. O kadar net hatırlıyordu ki Ahmet Beyin söylediklerini. Kelimesi kelimesine.. Kafasında döndürüp duruyordu. Hayatında belki de ilk defa bu kadar yoğun hissetmişti korkma duygusunu. Ya babasının söyledikleri gerçekse? Ki babasının ona bu söylediği o kadar mantıklıydı ki, aklındaki herbir soruya cevap bulabiliyordu. Annesini öldürmüştü! Ve babası, karısının katiliyle aynı çatı altında yaşamaya bu yüzden tahammül edemiyordu. Annesini öldürmüştü! Ve bunu atlatabilmek, unutabilmek için ilaç kullanmış, bu da hafızasında problemler ortaya çıkarmıştı. Bu yüzden hatırlamıyordu annesinin ölümünü! Babası ondan nefret etmekte haklıydı! Herkes ondan nefret etmekte haklıydı!! Onu kendisine getirecek tek bir söze ihtiyacı vardı şu an. Ona yaşadığını hatırlatacak birşeyler duymaya ve görmeye...
-Su.. Dedi arkasına dönerek ve o an içinin parça parça olduğunu anladı. Su da diğerlerinin baktığı gibi bakıyordu ona. Acaba yapmış mıdır? Diye düşündüğü o kadar belliydi ki... Su ne düşündüğünü söyleyemeyecek kadar şaşkın olduğunu karşı tarafa çok iyi yansıtıyordu.
-Ateş... Benim biraz yalnız kalmaya ve düşünmeye ihtiyacım var. Eğer bunu bilseydim, sana aşık olabilir miydim? Bilmiyorum.
-Anladım dedi Ateş ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Su, onu daha önce hiç bu kadar kötü gördüğünü hatırlamıyordu. Küçük, savunmasız bir çocuk gibiydi ve dokunsan ağlayacak bir durumdaydı. İçinden geçen şey, peşinden koşup ona sarılmak ve onu teselli etmekti fakat ömrü boyunca anne sevgisine hasret kalmış, bunun eksikliğini asla dolduramamış olan tarafı, annesini öldüren bir çocuğa merhem olmayı yediremiyordu kendine.. Kalbi tamamen Ateşe aitti ve peşinden gitmesini söylüyordu fakat beyni... Ne yapacağını düşündüğünde, kalbinin sesi her zamanki gibi galip geldi fakat çok geçti... Ateş çoktan ortalıktan kaybolmuştu bile.. Bazen sesli düşünmek, insanın yaptığı en büyük hatalardan biri olabiliyordu.
--------------------------------------------
-Allahım ben ne kadar büyük bir aptalım! Dedi Su içinden. Tamı tamına 3 koca gün geçimişti ve hala pencerenin önünde oturmuş Ateşin gelmesini bekliyordu. O kadar korkuyordu ki. O kadar pişmadı ki. Dışarıda lapa lapa yağan karı izleyerek biraz sakinleşmeye çalıştı. Akşamdan beri Ateşe zilyonlarca mesaj, sesli mesaj ve çağrı atmıştı fakat dönen olmamıştı. O bunları düşünürken, aniden açılan oda kapısı, yerinden sıçramasına neden oldu. Gelen Stefandı ve son derece sinirli gözüküyordu.
-Stefan? Ne oluyor?
-Ateşin nerde olduğunu biliyor musun?
-Hayır ama..
-Allah kahretsin dedi Stefan sinirice bağırarak. Olanları yeni öğrendim! Karmiya büyük bir zevkle anlattı. Keremle ilişkisi varmış! Evlemişler inanabiliyor musun?
-Bende şok oldum.
-Bunların hiçbiri önemli değil tamam mı? Ateşin nerede olduğunu öğrenmem gerek! O böyle bir şey yapmış olamaz! Ahmet amca nasıl bunu söyledi bilmiyorum ama şu an kendisini nasıl hissettiğini tahmin edebiliyorum! Ayrıca sana nerede olduğunu nasıl söylemez!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Aşkım (TAMAMLANDI)
ChickLitİlkokul birden beri aşığım oğlum ben sana! O silgi tozlarını da merak ediyorsundur eminim. Hani her öğrencinin söylediği bir söz vardır ya. Silgimin bittiğini hiç görmedim diye... İşte o silgi tozları, senin sonunu hiç göremediğin silgilere ait. Se...