26-< Flaşşşş Flaşşşşş !!! ->26

7.9K 500 99
                                    

Not: Sevgili arkadaşlar, benim birtanecik okuyucularım :) İyisiniz hoşsunuz ama o vote sayısı neden geçen bölüme göre azaldı bir öğrenebilir miyim? :)  Eğer eksik gördüğünüz bir şey varsa, özelden mesaj atın bana ki, hatalarım varsa düzeltebileyim. Gerçekten vote sınırı koymak istemiyorum ama mecbur kalıyorum. 35 vote sınırdır arkadaşlar. Eğer düşerse vote sınırını daha yukarı çekicem :( Şimdiden keyifli okumalar...

Ertesi sabah..

Osman Bey izlenip izlenmediğinden emin olmak için etrafına defalarca bakındı ve kimsenin olmadığını gördüğü zaman derin bir nefes alarak odasına girdi fakat masasına oturmuş, yüzünde şeytani bir ifadeyle onu süzen Ateşi görünce, korkudan elinin titremeye başladığını hissetti.

-Günaydın dedi Ateş. Kahvaltı yaptın mı Osman Amca?

Ateşin elindeki poğaçaları sallaması üstüne bir de adamla alay etmesi, Osman Beyin sinirlerini iyice gerdi ve hızlıca masaya doğru giderek Ateşin elinden poğaçaları çekip aldı. Üstüne sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.

-Ateş! Sadede gel! Bu saatten sonra yapacağın hiçbir sevimlilik seni kurtaramaz. Boğazına kadar battın bu işin içine.

-Sen bilirsin dedi Ateş ve ayağa kalkarak tehtitkar bir havada konuşmaya başladı. Babamdan ses kaydını alabildin mi?

-Aldım dedi adam cebinden ufak bir telefon çıkararak. Ateş elini uzattığı an, telefonu geri çekti.

-Ne yapmaya çalışıyorsun?

-Yaptığın şeyin bilincinde ol Ateş dedi adam. Eğer bu telefonu alırsan, ve babanı ispiyonlarsan, hayatın boyunca bu anı unutamazsın. Seni tanıyorum. Babanıda tanıyorum. Hala onun oğlu olduğuna inanamasam da, vicdan azabından öleceğini bile bile, babanı satmana izin veremem.

-Vicdan azabı çekeceğimi kim söyledi dedi Ateş alay ederek ve adamın elinden telefonu çekip dışarı çıktı. Arabasına bindikten sonra kulaklığı telefona taktı ve ses kaydını dinlemeye başladı.

-Aslında küçük oğlum çok zeki bir çocuktu. Ateşten bile daha zekiydi. Benim yerimi alabileceğini düşünüyordum ta ki o kaza olana kadar. Sonra, sanki benim oğlum gitti ve her tarafı parça parça olmuş , bakıma muhtaç, oyuncak bir bebek verdiler elime. Benim, Ahmet Çetinin oğlu, ne yaparsam yapayım düzelmedi. Büyük bir devrim yapacak bir ilaç üzerinde çalışıyorken, oğlumun hastalığıyla gündeme gelmek istemedim ve onu öldürdüm. Sesi hala aklımda. Ama pişman mısın diye sorarsan, zerre kadar bile pişman değilim.''

Ateş babasının dediklerinin doğru olduğunu biliyordu. Arabanın camını tıklatan biri olduğunu farkettiği gibi, telefonu ceketinin cebine koydu ve Farukla karşı karşıya kalınca büyük bir öfkenin içini kapladığını hissederek, kapıyı açtı.

-Ne işin var senin burda?

-Bilmen gereken şeyler var.

-Senden öğreneceğime..

-Kes sesini Ateş! Sadece benimle gel! 

-Seninle hiçbir yere gelmiyorum.

-Aramızdaki düşmanlığın nedenini merak etmediğini söyleme bana.

------------------------------------------

Aniden açılan ofis kapısıyla , Osman Bey yerinden sıçradı. 

-Ahmet? Senin ne iş- HEY! NE YAPIYORSUN SEN!

Platonik Aşkım (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin