Bazılarımız durdukları yerde öldüğünü söylüyor.
[Birhan Keskin]
***
"Sarhoş olursan..." Bar tezgâhının üzerindeki boş shot bardağına ters bir bakış atarak devam etti. "Seni bir küfeye koyup postalarım ona göre."
Adamın söylediklerini hiç duymamış gibi dikkatini dişlerinin arasındaki portakal diliminden - üzerine hafifçe tarçın serpilmişti - ayırmadan, itiraz etmek istercesine ağzının içinden homurdandı. Portakal kabuğunu tezgâhın üzerine bırakırken dilini tarçın ve portakalın eşlik ettiği alkol tadını almak istercesine ağzının içinde gezdirdi. Önce tekila, ardından portakal nedeniyle ıslanan dudaklarını birbirine bastırırken aheste bir tavırla kaşlarını havalandırdı. Her hareketinin, yüzündeki her bir çizginin, gözlerinin etrafını çevreleyen kirpiklerinin her salınışının kendine has bir çekiciliği vardı. Etrafındaki insanların - doğal olarak kadınların - ilgisini çekmek için özel bir şey yapmasına gerek kalmıyordu. Sanki adam bununla doğmuştu. Bu cezbedici, ilgi çekici, serseri havayla... "Keyiflendiriyor bu."
Selim adamın önündeki boş shot bardağını dolu olanıyla değiştirirken, yüzünde beliren gülüşe engel olamadan Giz'den tarafa ters bir bakış attı. "Kaçıncı?"
Shot bardağını büyük bir yudumla devirdikten sonra ağırlaşan göz kapaklarını açmak için büyük bir çaba göstermesi gerektiğini fark ederek kaşlarını tüm gücüyle alnının ortasına doğru kaldırdı. "Sekizden sonra saymadım."
Kaşlarının şaşkınca çatılmasına engel olamadan "Yarasın," diyerek karşılık verdi. Giz'in karşılık olarak düzgün parmaklarıyla kavradığı küçük kadehi şerefe yapar gibi havalandırdığını görünce içinden sabır çekerken dişlerini alt dudağına bastırarak gülüşünü dizginlemeye çalıştı. "Git kendini keyiflendirecek başka şeyler bul." Adamın çatılan kaşlarıyla birlikte itiraz etmek istercesine aralanan dudaklarına fırsat vermeden etrafına hızlı bir bakış attı. Dudağının bir kenarının - gerçekten bir kenarının - çapkınca kıvrılmasına neden olan bir gülüşle "Etrafta seni gözleriyle soymaya çalışan hatunlar görüyorum," diyerek devam etti.
Giz bara oturduğundan beri farkında olduğu durumdan duyduğu memnuniyetsizliği dışa yansıtmak istercesine yüzünü buruşturdu. "Hiç oynaşma havamda değilim."
"Başka zamanlar oynaşıyorsun yani?"
"Sana manikür yapmamı mı da ister misin?" Selim'in huysuzca homurdanmasına karşılık hafifçe yana eğdiği başını eline daha çok yaslarken tek omzunu umursamazca kaldırarak devam etti. "Madem dedikoduya başlıyoruz."
"Sen sarhoş olmaya başladın herhalde?"
İki elini de tezgâhın üzerine yaslayarak başını kaldırdığı sırada sırtından ense köküne doğru hissettiği ağrıyla boynunun tutulduğunu anlaması uzun sürmedi. Hissettiği acıyla yüzünü ekşitirken omurgasını dikleştirerek "Bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır, Yüzbaşı," dedi işaret parmağını önemli bir tespitte bulunuyormuş gibi Selim'e doğru uzatırken. Saatlerdir aynı yerde oturduğu için kaskatı kesilen gövdesini kemiklerini kıran acıya rağmen tezgâha doğru eğerken konuşmasını sürdürdü. "Bir içenler, bir sarhoş olanlar."
Selim de Giz'i taklit ederek gövdesini öne doğru eğerken "Bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır, Jospi," diyerek karşılık verdi. "Bir: Ayrıldıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranan medeniler."
"Bir: Atlarına davranan barbarlar." Sırtını yeniden arkasındaki panele yaslarken taburenin üstünde hafifçe ileri kaykılarak kemikleri için en rahat pozisyona geçti adam. Eli hâlâ bar tezgâhının üzerindeydi. Parmak uçlarıyla dokunabildiği küçük shot bardağını kendi ekseni etrafında döndürürken bakışlarını şairin bahsettiği o boş yere dikmişti. Sigara ve alkol nedeniyle derinden gelen, kısık bir sesle şiirin devamını da getirdi. "Onlar atlarını çöle, topuğunu dikene sürerler."
Selim adamın bir taş gibi ağırlaşarak kendi derinliğinde dibe çöktüğünü fark edince araya girme ihtiyacı hissetti. Dudaklarının biçimsizce aralanmasını umursamadan yüzüne bozuk bir gülüş uydurdu. "Sen kimden ayrıldın, deli bozuk?"
"Mesele bu değil."
"Ne?"
"Mesele," derken bakışlarını diktiği yerden kaldırıp Selim'e baktı, Giz. "Her ayrılıkta atlarına davranan barbarlar olmamız, Yüzbaşı."
***
Hikaye Dreame üzerinden de paylaşılmaktadır
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Evler
RomantizmGiz çapkın bir gülüşle göz ucuyla Dilara'ya bakarken arabayı durdurarak tüm varlığıyla kadından tarafa döndü. Öyle güzeldi ki... Giz kapılıp gitmemek, kendi mecrasında akabilmek için gösterdiği çabayla, ruhunun eteklerinden eprimeye başlandığını his...