Yan yanaydık
Ve şehir böyle mucize görmemişti.[Cemal Süreya.]
***
Uyandığında gözlerini hızla açarak yatağın diğer tarafını kontrol etti, boştu. Yatak odasının içini tarayan bakışları komedinin üzerindeki dijital saatin üzerinde durakladı: 03.12. İki eliyle yüzünü kapatırken sessizce iç çekerek toparlandı. Birkaç saat kestirmek için uzanmıştı ancak uyuyup kalacağını hesaba katmamıştı. Anlaşılan Giz eve döndüğünde onun uyuduğunu görerek, uyandırmak istemediğine emindi, Yasemin'i yanından almış, uyumalarına kadar geçecek süreyi onlarla ilgilenerek geçirmişti. Öyle olduğuna emindi. Ancak çocuklar en geç dokuzda uyumaya gittiklerine göre, acaba Giz aradaki saatler boyunca ne yapmıştı? Çıplak ayaklarını umursamadan yataktan çıkarak salona geçti. Eve hakim olan bu derin sessizliği, çok uzun zamandır özlemle beklediğini hissederek bir an için durakladı. Dile kolay, artık üçü çocuk, beş kişilik bir ailelerdi. İz doğalı yedi, Temmuz'u evlat edineli - bu kelimeden hoşlandığı söyleyemezdi - altı yıl olmuştu. Yasemin doğalı ise, bir yıl yeni dolmuştu.
En başından, Giz beş çocuk istediğini söylediği zaman, onu ciddiye alması gerektiğini düşünerek gülümsedi. Adam, sayıyı beşe tamamlamak için elinden geleni ardına koymuyordu. Bir de kız çocuğu evlat edinmeyi Dilara da çok istiyordu ancak yeniden hamile kalmak istediğinden emin değildi. Yine kesin konuşmaktan kaçınıyordu çünkü söz konusu Giz'se, ona hayır demek konusunda ne kadar zayıf bir iradeye sahip olduğunu biliyordu. Sessizce salonun içinde gezindikten sonra çocuklarının odasına gitmeye niyetlenmişti ki birden beline dolanan kolları hissederek nefessiz kaldı. Çok geçmeden Giz'in yüzünü boynuna yaslayarak dudaklarını omzuna bastırdığını hissetti. "Giz," diyerek fısıltıyla konuştu. "Çocuklar..."
Dilara'nın beline dolanan kollarını sıkılaştırarak kadınla arasındaki mesafeyi tamamen kapattığında burnunu omzuna sürterek derin bir nefesle kokusunu içine çekti. Dudaklarını kadının kulağının altına bastırarak ürpermesine neden olacak bir öpücük kondururken "Uyuyorlar," diyen iç gıcıklayıcı sesi, aslında çok başka şeyler vaat ediyordu.
Dilara kuruyan dudaklarını ıslatırken adamın beline doladığı kollarına sıkıca tutundu. Giz onu tutuyor olmasa, ayakta dahi duramayacak gibiydi. Otuz üç yaşında, üç çocuk annesi bir kadındı ve her baktığında kalbinin yerinden çıkacakmış gibi atmasına, nefesinin kesilmesine, içinin titremesine neden olan bu serseri adamla sekiz yıldır evliydi. Yine de Giz ona her sokulduğunda heyecanlanmaktan kendini alamıyordu. "Peki sen," diyerek yutkundu sessizce. "Sen ne yapıyordun?"
"Ven conmigo."*Benimle gel.
Elinden tutarak Dilara'yı balkonun olduğu tarafa yönlendirdi Giz. Giderek daha kalabalık olan aileleri için daha büyük bir eve çıkmaları gerektiğinde çocuklarının doğayla iç içe yaşamasının daha iyi olacağına karar vererek şehre yakın, bu bahçe içindeki, üç katlı villayı almışlardı. Giz her şeyi Dilara'ya bırakmış, içinde yaşayacakları yeni evlerinin tamamen onun zevkine göre dizayn edilmesine ses çıkarmamış, aksine bundan büyük bir memnuniyet duymuştu. Dilara, Giz'in vatanıydı. Gövdesini hiçbir yere sığdıramayan adamı almış, ondan bir aile yapmıştı. Geçip giden yıllar Giz'in, Dilara'nın onu seçmesinden duyduğu şaşkınlığı azaltamamıştı. Karşısına Dilara'yı çıkardığı, kadının kalbine aşkını ilham ettiği için yazgısına ne kadar şükretse azdı.
Kadını balkon kapısına getirdiğinde sessiz kalarak bir tepki vermesini bekledi. Dilara hızla evde vakit geçirmeyi en çok sevdiği yer olan balkona bakarken ayrıntılar teker teker dikkatini çekti. Balkon dağınık şekilde yerleştirmiş mumlarla ve dilek fenerleriyle aydınlatılmıştı. Masanın üzeri tamamen kadının sevdiği yiyeceklerle donatılmıştı. İlk bakışta, gözü genişçe bir kasenin içindeki kirazlara ve yanındaki dondurmaya çarptı. Dilara içmeyecek olsa da Giz, kırmızı şarabı da unutmamıştı. Geriden, yavaş bir şarkı duyuluyordu. Kulak verip şarkının, gecenin karanlığında dağılan yumuşak sözlerini ayırt etmeye çalıştı. İspanyolca bir şarkı çalıyordu, Andrea Bocelli, Besame Mucho.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Evler
RomanceGiz çapkın bir gülüşle göz ucuyla Dilara'ya bakarken arabayı durdurarak tüm varlığıyla kadından tarafa döndü. Öyle güzeldi ki... Giz kapılıp gitmemek, kendi mecrasında akabilmek için gösterdiği çabayla, ruhunun eteklerinden eprimeye başlandığını his...