Bilakis ömür çok uzun. Hiç de öyle göz açıp kapayıncaya kadar değil. Fakat tek bir şartı var. Kaderini, gönlünü ferah tutarak seveceksin. Ancak sahiplenilmemiş hayatlar kısadır. Yaşamayı istediğin bir ömürde hep yeterince vakit vardır. Yanlış hikaye yoktur. Siz, kaderiniz ne kadar zahmetli olursa olsun hariçte kalmamaya bakın. Ömür o vakit kısalır işte.
[Ece Temelkuran]
***
"Harika bir iş çıkardınız arkadaşlar! Emeğinize sağlık."
Yönetmenin setin bittiğini ilan eden yüksek sesli cümlelerine karşılık kılıç tutmayan elini saçlarından geçirerek büyük bir adım attı. Onun sahneleri tamamlanmıştı ama set ekibi çalışmaya devam edecekti. Harıl harıl çalışmaya devam eden ekip arkadaşlarının arasından geçerken kimseyi meşgul etmek istemediği için "Kolay gelsin!" diye seslendi. Yönetmenle de kısaca sohbet ettikten sonra üzerindeki ağır, dönem kıyafetlerinden rahatsız olarak karavanına doğru yürümeye başladı. Yardımcı olmak için yanına gelen set asistanına gülümseyerek karavanın kapısını araladı. Genç kızın geçmesini bekledikten sonra kendisi de girerek doğruca paravana yöneldi. Deri kıyafetlerini özenle çıkarırken onun için bekleyen set çalışanına uzattı. Üzerinde bir şey olmayışını önemsemeden paravanın arkasından çıktıktan sonra saçlarını karıştırarak kısa bir süre etrafına bakındı. Aradığını bulamayınca uzanıp tişörtünü alarak kollarından sonra tam kafasını sokacakken gözlerini kaldırıp kıza baktı. "Bira yok mu? İçecek başka bir şey?"
Genç kız, adamın tişörtünü giymesini bekledikten sonra "Yok," diye cevap verdi. "Aldırmamı ister misiniz?"
Başını hızlıca iki yana sallarken bakışlarını telefonunun ekranından ayırmadan "Gerek yok," diye mırıldandı Giz. "Teşekkür ederim."
Kız mesafeli bir gülüşle başını sallayarak karavandan çıkarken, onun peşinden elinde iki kupa kahveyle Seden içeri girdi. Giz, Dilara'nın aramasına cevap vermesini beklerken bakışlarıyla kadını takip etti. Seden afacan bir gülüş eşliğinde mavi gözlerini soru sorarcasına irileştirerek kahve kupasını gösterdi. Adam sessizce teşekkür ederek dudaklarını oynatırken kupayı eline aldı. Ahizeden gelen ses yeniden başa dönerken kahvesinden büyük bir yudum aldı. Ağzına yayılan tat kaşlarının bir an şaşkınca çatılmasına neden olurken telefonu cebine sıkıştırarak "Konyak mı var içinde?" diye sordu.
Seden gülümseyerek omuz silkti. "Sevmez misin?"
Dudaklarını beğeniyle bükerken koltuğa oturduğu Giz. "Severim."
Kupasını kadeh gibi havaya kaldırarak Giz'in elindeki kupaya vurdu hafifçe kadın. "Saludos."*Şerefe.
Adamın bakışlarını sık sık telefona eğdiğini fark ederek oyuncu bir küskünlükle dudaklarını büktü. Tavırlarına tatlı bir flörtözlük hakimdi, Seden çapkın kadınlardandı. "Çabuk mu sıkıldın benden?"
Hatasını telafi etmek istercesine gülümseyerek kirpiklerinin altından Seden'e doğru kaçamak bir bakış attı. "Dilara ararsa diye bekliyorum."
Seden kaşlarını şaşkınlıkla kaldırırken dudaklarını beğeniyle kıvırdı. Dilara'yla yakın bir tanışıklığı yoktu, kadını sadece ismen tanıyordu ve ne kadar mükemmel bir menajer olduğunu biliyordu. Seden onunla çalışma fırsatı yakalayamamıştı ancak kadınla çalışan oyuncu arkadaşları vardı. Kadının, Dilara hakkında sahip olduğu en net öngörü onun fazlasıyla soğuk ve mesafeli biri olduğuydu. "Dilara?" diyerek tatlı bir gülümsemeyle Giz'e takıldı. "Dilara..." Adamın yüzündeki yakışıklı gülüşle kirpiklerini indirdiğini fark ettiğinde gözlerini şüpheyle kısarak araya girmesine fırsat vermeden devam etti. "Aranızda bir şey mi var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Evler
RomanceGiz çapkın bir gülüşle göz ucuyla Dilara'ya bakarken arabayı durdurarak tüm varlığıyla kadından tarafa döndü. Öyle güzeldi ki... Giz kapılıp gitmemek, kendi mecrasında akabilmek için gösterdiği çabayla, ruhunun eteklerinden eprimeye başlandığını his...