Kapağı tam kapatılmamış anılar yerinden oynayan kaldırım taşları gibi sizin de dengenizi bozuyor mu bazen?
[Başak Buğday]
***
"Yine bilgisayarın başına tünediğine göre, kesin baş edemediğin bir şeyler var."
Dilara başını çevirmeden, gözlerini devirmemek için kendine güç bela engel olarak Nesil'in olduğu tarafa kısa bir bakış attı. Bazen, onu hiç kimsenin tanımadığı, kimse için bir anlam ifade etmediği, kimsenin ismini diline yakıştırmadığı, söyleye söyleye bir ah gibi diline pelesenk etmediği, kirpiklerinin yanağının hangi tarafına meylettiğine dikkat kesilmeyen insanların arasına karışmak istediğini hissediyordu. Belki o zaman içinde tuttuğu her şeyi bir kuyunun ıslak duvarları arasında çürümeye bırakmak zorunda kalmazdı. Belki o zaman içine bir pencere açılırdı ya da önünde bir kapı aralanırdı. Belki o zaman şimdi koşarak uzaklaşmak istediği eşiklerden atlamak bu kadar zor olmazdı. Belki...
Neslihan'ın yanına oturduğunu fark ederek anı doldurmak istercesine dizüstü bilgisayarının ekranını ayarlıyormuş gibi görünmeye çalıştı. "Lale ve Nihal'le görüntülü konuşacağız," diye açıkladı. "Nihal doğum günü için aldığı elbiseyi gösterecekmiş."
"Sen de görmeye pek bir heveslisin, maşallah."
"Nesil," derken sesinin, son derece yapmacık bir biçimde ve oldukça bilinçli bir tercihle sakin çıkmasına özen göstererek devam etti. "Senin benden başka işin yok mu?"
"Var," diyerek itiraz etti genç kadın. "Aslında benim burada oturup senin kendi isteğinle bana neler olup bittiğini anlatmanı beklemek yerine..." Buraya kadar kurduğu cümlenin yeterince uzun olduğuna kanaat getirerek kısa bir es verdi. "...röportaj yapmak için mekan sahibi ünlü birilerini bulmam gerekiyor."
Dilara ses tonunu sabit tutmak için takdire şayan bir çaba gösterirken ilgisiz görünmeye çalışarak "Giz'le konuş," diye mırıldandı. "Selim'le Carmita'ya ortakmış."
"Sen nereden biliyorsun bunu?"
Nesil'in sesinde duyduğu bir şeyden rahatsız olarak bu sefer dosdoğru ona bakıp gözlerini öfkeyle irileştirdi. "Adamın gizli sırlarını açık etmişim gibi davranma bana." Arkadaşının gözlerini kısarak dikkatle kendisini incelediğini fark ettiğinde can havliyle başını diğer tarafa çevirip "Davette Öz bahsetti," diyerek izahat verdi.
Aklının yeniden, yatağını bulmuş bir su gibi Giz'e aktığını fark ederek çatık kaşlarıyla sessizce iç geçirdi. Adam gece gibi üzerine çöküyordu. Sanki beyninde, onca yıl varlığından haberdar olmadığı bir yer vardı ve çarkları Giz'i gördüğü ilk an, sadece onu düşünmek için kurulmuş bir saat gibi kafasının içinde dönüp duruyordu. Eli gayriihtiyari bir hareketle boynundaki kolyenin ucundaki gemi çapasını kavradığı sırada kalbinin en arka odalarından birinde de kilidin döndüğünü hissederek soluğunu tuttu. Pekâlâ, kalbini de bu karmaşanın içine sokacak değildi. Derin bir nefesle, kendini ikna etmek istercesine içinden tekrar etti. Kalbi, kesinlikle bu meselenin dışında kalmalıydı.
Aklının içini esir alan karmaşaya teslim olarak parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. Beyninin, tüm kıvrımlarının çözülmez bir düğüm halini alarak bir yumak gibi dolaştığını hissediyordu. Parmaklarıyla sessizce şakaklarını ovmaya başladı. Davette kopan sessiz fırtınanın ardından geceyi daha fazla hasar almadan - daha fazla ne kadar hasar alabilecekleriyle ilgili en ufak bir fikri yoktu - atlatmayı başarmışlardı. Araya hafta sonu girdiği için işlerin nasıl yürüyeceğini henüz bilmiyordu ama Pazartesi günü kendini Melike'yle girişeceği meydan harbi için hazırlaması gerektiğinin farkındaydı. Giz'in nasıl bir tepki vereceğini de bilmiyordu. Sıkıntıyla iç çekti. Adamın haklı olduğunu itiraf etmekten hoşlanmıyordu ama öyleydi. Doğru olan meseleyi önce Giz'le konuşmasıydı ama Dilara tam bir basiretsizlik örneği sergilemişti. Bir kere adamla baş edemiyormuş gibi arayıp Elis'ten yeniden Giz'in menajerliğini almasını rica etmek... Tam bir moron gibi davranmıştı, yaptığının başka herhangi bir açıklaması olamazdı. Sızlanarak yüzünü koltuğun üzerindeki yastığa gömdü. Kendini boğmak istiyordu! Üstelik adama bunu ayrıca açıklaması gerekirken... Hem de annesinin ve babasının yanında...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Evler
RomanceGiz çapkın bir gülüşle göz ucuyla Dilara'ya bakarken arabayı durdurarak tüm varlığıyla kadından tarafa döndü. Öyle güzeldi ki... Giz kapılıp gitmemek, kendi mecrasında akabilmek için gösterdiği çabayla, ruhunun eteklerinden eprimeye başlandığını his...