Çok eski ve uzun bir hikaye: Bir kadın, bir adamı gerçekten çok sevdi.
[Zülfü Livaneli.]
***
Arabanın ön koltuğunda huzursuzca kıpırdanarak göz ucuyla Giz'i izlemeye devam etti. Onun için özel olarak dikilmiş, siyah takım elbisesinin içinde kelimenin tam anlamıyla nefes kesici görünüyordu. İnce parmaklarını kısa saçlarının içinde gezdirirken, nasıl göründüğünü merak ederek engel olamadığı bir dürtüyle aynaya bakma ihtiyacı hissetti Dilara. İşinin bir parçası olmasına rağmen, kalabalık davetlere katılmaktan da o davetlere katılırken giymek zorunda kaldığı kıyafetlerden de hoşlanmıyordu. Bu gece de bir istisna değildi; üzerindeki uzun, siyah elbise harika bir kesime ve derin sırt dekoltesiyle göz kamaştırıcı bir görüntüye sahipti ancak Dilara'nın, içinde kendini rahat hissettiği söylenemezdi. Çatık kaşlarıyla telefonunun ekranına eğdiği bakışları Giz'in "Bu kadar surat asma," diyen sesiyle hızlıca havalandı.
Zarif elleri, farkında olmadan kucağındaki kadife çantayı sıkarken Giz'e hızlı bir bakış atarak "Demesi kolay," diye homurdandı. "Bu davete katılmak istemediğimi en başından beri biliyorsun."
"Señora, lütfen..."
Bahsettikleri davet, Nilda Üstünel'in uzun yıllar yönetim kurulunda çalıştığı, kimsesiz çocuklar için çalışan vakfın geleneksel balolarından biriydi. Zaten eğer söz konusu Nilda Hanım olmasaydı, hiçbir kuvvet Dilara'yı istemediği bir yere zorla götüremezdi. Bu davete katılmamak için bu kadar ayak diremesinin nedeni ise Sumru Kayalı'ydı. Kadının ismini içinden geçirdiğinde gözlerini devirmekten kendini alamadan sıkıntıyla iç çekti. Kadından tanıştıkları ilk andan beri hoşlanmamıştı. Bunun için pek çok sebep sıralayabilirdi ama en önemli neden, onunla yaşıt olan kadının, bulduğu her fırsatta evli olmalarını umursamadan Giz'le flört etmeye çalışmasıydı. Dilara aslında kıskanç bir kadın değildi, hayranları konusunda ise adama elinden geldiğince anlayışlı davranmaya çalışıyordu ancak Sumru denilen kadının yaptıkları, anlayış sınırını aşalı çok olmuştu. Dilara içinden, bu geceyi kazasız belasız atlatmayı dileyerek bakışlarını Giz'e döndü. "Sumru denilen o kadından hoşlanmıyorum, Giz."
"Por qué?"*Niye?
Dilara'nın kaşları meydan okurcasına havalandı. "Bulduğu her fırsatta sana asıldığı için olabilir mi?"
Giz, gizlemek istercesine dudaklarına yerleşen çapkın gülüşü dişlerinin arasında çevirirken direksiyonu yolun eğimine göre çevirerek hızlıca cevap verdi. "Asılmak pek hoş bir tabir değil bence, Dilara."
"Öyle mi?" Öfkeli sesini kontrol etmek istercesine derin bir nefes alırken dişlerini sessizce alt dudağına bastırdı. "Doğrusunu sen söyle o zaman."
Dilara'nın söylediklerine karşılık inanamayarak gülümsedi, kaşları ifadesini tamamlamak istercesine havalanmıştı. "Dilara," dediğinde sesi, kadının durumu abarttığını anlatır gibi hafifçe yükselmişti. "Onca yılın sonunda beni kıskanmaya mı karar verdin? Mi cielo..."
Kadın gözlerini şüpheyle kısarak karşılık verdi. "Rahatsız mı oldun?"
"Hayır," diyerek cevap verdiğinde dudaklarını çapkın bir gülüş eşliğinde umursamazca büktü Giz. "Aksine hoşuma gitti ama gerek yok. Benim gözüm senden başka kimseyi görmüyor. Sana deli gibi aşığım, señora. Hatırlatmama gerek var mı?"
İşin açığı, aldığı cevap Dilara'nın hoşuna gitmişti ama bunu Giz'e belli etmeye niyeti yoktu. Sessizce gülümseyerek bakışlarını camdan dışarı çevirdi. Bu gece hakkında, içinde gerçekten kötü bir his taşıyordu. Hislerinin onu yanıltmasını umarak iç çekerken, davetin yapıldığı görkemli binanın önüne geldiğinde duran arabadan inerek etrafına bakındı. Giz'in elini belinde hissettiğinde titrek bir nefes alarak önünde bir magazin ordusunun beklediği kapıya doğru yürümeye başladı. Giz'in kameralara poz vermek ya da durup röportaj yapmak gibi bir alışkanlığı olmadığı için kendini şanslı hissediyordu. Geniş salondan içeri girdiklerinde adımlarını hızlıca Neslihan'la Selim'in olduğu tarafa yönlendirdi. Gecenin tek güzel yanı, onlarla birlikte vakit geçirecek olmalarıydı. Karşı karşıya geldiklerinde gülümseyerek Neslihan'a sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Evler
RomansaGiz çapkın bir gülüşle göz ucuyla Dilara'ya bakarken arabayı durdurarak tüm varlığıyla kadından tarafa döndü. Öyle güzeldi ki... Giz kapılıp gitmemek, kendi mecrasında akabilmek için gösterdiği çabayla, ruhunun eteklerinden eprimeye başlandığını his...