İnsan, o da eli iyi gelmişse, hayatta kendini bir kere bütünüyle görür. Ömrün gerisi ya o sahneye yeniden kavuşmak için geçer ya da ondan kaçmakla.
[Ece Temelkuran]
***
Toplantının yapılacağı salondan içeri girdiğinde Özgür'den başka kimsenin olmadığını fark ederek kaşlarını çattı Dilara. Her ay düzenli olarak diziyle ilgili, bazen oyuncuların ve reji ekibinin de katıldığı toplantılar yapılıyordu ancak bu seferki epey tenha geçeceğe benziyordu. Adamın baş köşedeki koltuğunda kılıcını parlatır gibi dişleriyle genişlettiği gülüşe bakılırsa, bir şeyler olacağı muhakkaktı. Yakıcı ve bölücü bir şeyler... Dilara ihtimallerin içinde bir yıkım başlatmasını engellemek istercesine gülüşüne tutunarak derin bir nefes aldı. Özgür'ün karşısına geçip otururken kaşlarını merakla havalandırarak etrafına baktı.
Özgür'ün elinde ne çeşit bir koz olduğunu bilmiyordu – Giz'in söz konusu olduğu düşünülürse bir koz bulmak konusunda zorlanmayacağı ortadaydı – ancak onun eli de fena sayılmazdı. Dizinin ilk on üç bölümü tamamlanmıştı, dolayısıyla Giz'in sözleşmesinin yenilenmesi gerekiyordu. Elis'in hiç değilse bunu yapacak kadar akıllı davranması takdire şayandı. Aklından geçen düşünceler yüreğinde derin bir sıkıntıya sebep olurken Özgür'ün bir şey söylemesini beklemeye devam ederek gözlerini devirdi. Buraya onu, sadece yüzünü görmek için çağırmamış olmasını diliyordu. Yapmayacağından değil; Özgür'ün içinde Dilara'nın derinliğinden emin olmadığı kuyular vardı. Ruhunun derin sancılarla akıp karıştığı karanlık ve dipsiz kuyular... Kadın, önünde kalın parmaklıklar gibi duran kaburgalarının gerisinde adamın, ehlileştirmeyi başaramadığı bir kalple nefes alıp vermeye çalıştığını biliyordu. Öfke kalbinin üstüne bir pençe gibi yapışmış; ruhunun dip köşelerine değin yıkarak tırnaklarıyla kendine yeni bir benlik inşa etmişti. Dilara bu yıkıma bir kez gözleriyle şahit olmuştu. Ve o şehadet, ikisini gerçekten suç ortağı yapmıştı. Özgür'ü bütünüyle affettiği söylenemezdi ancak o zaman ikisi de gençti.
Üstelik üzerinden çok zaman geçmişti, Dilara onu yaralayan hatıraları unutmayı varlığının yegane becerisi haline getirmişti.
"Yeni sözleşme metnini ajansa yollarım." Özgür'ün söylediklerini idrak edebildiğinde adam konuşmanın çoktan sonuna gelmişti. Derin bir nefes alarak kaşlarını soru sorarcasına havalandırdı. Ne dediyse, bir kez daha tekrarlaması faydalı olacaktı. "Yeni sözleşme diyorum. Ajansa yollarım." Kadının onaylayarak başını salladığını fark ettiğinde ela gözlerine ince, yeşil hareler olarak eklenen derin bir alayla gülümsedi. "Ne de olsa eskisinde Yusuf Giz Üstünel'in ihlal etmediği tek bir madde kalmadı."
Dilara oturduğu yerde gardını alarak omuzlarını geriye iterken belirgin bir meydan okumayla kaşlarını havalandırdı. Gözlerinde insanın içini titreten koyu gölgeler belirirken "Sözleşme revize edilmezse Giz'e bu konunun bahsini açmayı dahi düşünmüyorum Deren," diye cevap verdi. "Giz'i yapım şirketinin kadrolu elemanı olarak görmekten vazgeçmen hayrına olur diye düşünüyorum." Deren'in tuhaf bir pırıltının yanıp söndüğü gözlerine ters bir bakış atarak saçlarını kulağının arkasına itti. "Hayatını uzaktan kumandayla kontrol edebileceğin konusunda yanılıyorsun. Pilli bir oyuncak değil, insan hayatından bahsediyoruz. Elbette haber yapılacak, magazine çıkacak."
"Tüm bunlar, hatalar yaptığı gerçeğini değiştirmiyor."
"Giz'e teklif götürürken onun nasıl bir oyuncu olduğunu biliyordunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Evler
RomanceGiz çapkın bir gülüşle göz ucuyla Dilara'ya bakarken arabayı durdurarak tüm varlığıyla kadından tarafa döndü. Öyle güzeldi ki... Giz kapılıp gitmemek, kendi mecrasında akabilmek için gösterdiği çabayla, ruhunun eteklerinden eprimeye başlandığını his...