Yalnızca tek bir şey adına güvenli suları terk eder, kendi köklerimizi keseriz. Adem'in uğruna ölümsüzlüğü teptiği tek şey adına: Bilinmeyen.
[Aslı Erdoğan]
***
Elindeki bira şişesinden büyükçe bir yudum daha aldıktan sonra geriye attığı başını düzelterek kirpiklerini araladı. Sanki tüm sıkıntısı kan olup içine doluyormuş gibi kalbi sıkışıyordu. Sessizce iç çekti. Giz hayatında olup bitenleri sorgulamayı çok uzun zaman önce bırakmıştı. Öyle ki üzerinden en az bir hayat daha geçmişti. Ama şimdi, barın önünde oturmuş bir yandan içer bir yandan da kendini bir kez daha girişi kontrol ederken yakalamamak için tüm gücüyle elindeki bira şişesine tutunurken Dilara'yı Carmita'ya davet etmesinin mantıklı herhangi bir açıklaması olup olmadığını düşünüyordu. Şüphesiz ki yaptıklarını geçerli bir nedene bağlayamadığı bir anı ilk kez yaşamıyordu. Bu bile yaptığının - Dilara'yı başka bir yer kalmamış gibi Carmita'ya çağırmasından bahsediyordu - kızı, kaldırıp kaburgalarından birinin ardına davet etmekle eşdeğer olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Üstelik adam, kendisi de dahil etrafındakilere yalan söylemek konusunda ne kadar usta olursa olsun bazı gerçeklerin asla değişmeyeceğini bilecek kadar çok yaşamıştı. En azından yaşamanın yaş almak değil de yara almak olduğunu bilecek kadar...
"Sen gerçekten heyecanlı mısın, yoksa fani gözlerim beni yanıltıyor mu?"
Refleks olarak elindeki şişeye tutunan parmaklarını biraz daha sıkılaştırırken, Selim'den tarafa kurşun gibi bir bakış gönderdi. "Geçirdiğim en huzurlu gece sayılmaz."
"Kuşkusuz en misafirperver halin de sayılmaz," diye karşılık verdi adam. Giz'in ardından ne geleceğini merakla beklediğini anlatmak istercesine abartılı bir tavırla havalandırdığı kaşlarına kaçamak bir bakış atarak devam etti. "Ama bu gece için bir misafirin var."
Giz, oturduğu yerde sıkıntıyla kıpırdanmamak için kendini dizginlemeye çalışırken omurgasını oluşturan her bir kemiğin mıh gibi gövdesine çakıldığını hissetmeye başlamıştı. Bu rahatsız hissin neden olduğu ihtiyaca teslim olarak elinin birini hızlıca saçlarının arasına daldırdı. "Keşke bu durumun seni neden bu kadar ilgilendirdiğini anlatsan da hiç değilse birimiz için gece daha huzurlu geçse," diyerek karşılık verirken Selim'e nedensizce ters bir bakış atmayı da ihmal etmemişti.
"Daha önce ne ben ne de Carmita böyle bir hadiseye tanıklık etmediğimiz için olabilir mi..." Yüzünde muzip bir gülüş belirirken umursamaz bir tavırla omuz silkti. "...Jospi?"
"Düşünmeden verilmiş bir karardı, Yüzbaşı." Selim'in dudağının bir yakasına kıyı olan gülüş, üzerinde inkar edemeyeceği bir etkiye neden olurken huysuzca homurdandı. "Aksinin pek adetim olmadığını bilirsin."
"Dert etme, Jospi. Her şeyin bir ilki vardır."
Selim'e cevap vermek için aralanan dudakları Dilara'nın barın kapısından girdiğini gördüğü an hızla kapandı. Omuzlarını geriye iterek oturduğu yerde toparlanırken evvela birasından büyük bir yudum almayı, hemen ardından da Selim'e sadece onun anlayabileceği bir uyarı bakışı göndermeyi ihmal etmedi. Dilara'nın kalabalığın elverdiği ölçüde hızlı adımlarla kendisine doğru gelişini izlerken, kızı buraya hiç davet etmemesi gerektiğini aslında en başından beri bildiğini fark etti. Hep bilmişti. Sanki bu bilgi, yaratılırken nefes diye ruhuna üflenmişti. Giz her şeyden önce, daha develer tellal değilken, bunu öğrenmiş; sonra unutmuştu. Şimdi kızın gözleri, gövdesinde bir yara gibi açılırken yeniden öğrenmiyordu, hayır; yeni baştan ezber ediyordu. Etindeki her bir oyuğu tek tek yokluyordu. Kuşkusuz en derin yarası henüz açılmamış olandı. Kız sonunda yanına ulaştığında gözlerini kırpıştırarak gülümsedi. Pekala aklından geçen her şeyin dışında, kızı karşısında bu şekilde bulmayı beklemediğini en azından kendine itiraf edebilirdi. Şimdiye kadar kızı iki kez görmüştü ve Giz bunun kişisel şanssızlığıyla alâkalı olduğunu ancak şu anda fark ediyordu ki Dilara bu iki görüşmede de resmi giyinmişti. Gözleri hızlıca kızın üzerinde gezindi. En azından bu ana göre... Zira kız siyahlar içinde oldukça çekici - cezbedici diye düzeltti - görünüyordu. Yüzüne serseri bir gülüş yayılırken kaşlarını beğeniyle kaldırdı. "Buraya gelirken de o sıkıcı kıyafetlerinden birini giyersin sanıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Evler
RomanceGiz çapkın bir gülüşle göz ucuyla Dilara'ya bakarken arabayı durdurarak tüm varlığıyla kadından tarafa döndü. Öyle güzeldi ki... Giz kapılıp gitmemek, kendi mecrasında akabilmek için gösterdiği çabayla, ruhunun eteklerinden eprimeye başlandığını his...