10/Pusula

7.1K 546 81
                                    

Durmuştu. Kanı bile durmuştu. Kadınlar bu işlerden anlarlar, kanı elleriyle ısıta ısıta yeniden akıtırlar. Öğrenmezler, kadınlar avuçlarının içinde bu bilgiyle doğarlar. Küçük kız çocukları bu yüzden hep tedavi edecekleri bir şey ararlar.

[Ece Temelkuran]

***

Kokun...

Dilara, adamın kısık sesinin geceye dolan sis gibi ince ince göğüs kafesini doldurduğunu hissettiğinde, daha fazla ne yapacağını bilemeden titreyen dudaklarının arasından kesik bir nefesle havayı içine çekti. Göğsü bir körük gibi yükselip alçaldı. Daha fazlasını, en azından şu an için - ki kastettiği ciğerlerinin tam bir nefesle genişlemesinden ibaretti - becerebileceğini sanmıyordu. Kalbi sıkılmış bir yumruk gibi kaburgalarına baskı yaparken Dilara soluğunun bir girdap gibi içinde çevrildiğini hissediyordu. Kuruyan boğazına rağmen zorlukla yutkunarak titrek bakışlarını etrafında gezdirdi. Giz'in başı hâlâ omzundaydı, nefesinin bir yangını andıran kavurucu etkisi de teninde. Elleri tüm tedirginliğiyle uzanıp adamın gömleğini omuzlarından sıyırdı. Yağmur sularının kirli damlalarıyla lekelenmiş gömlek açıldıkça Giz'in teninin ortaya çıkan çekici esmerliği, elinin ayağının iyiden iyiye karışmasına neden oluyordu.

"Dilara..."

Adamın bilinçsizce, sayıklar gibi mırıldandığı ismine karşılık bir an için nefesini tutarak kaskatı kesildi Dilara. Derin bir ağrıyla üst üste yığılan omurgası gövdesinin gerilmesine neden olurken soğuk parmaklarıyla Giz'in omuzlarına tutundu. Eğer bir an önce tişörtü adamın üzerine geçirip kendisi için bir nefes mesafesi ayarlamazsa şuracığa yığılması işten bile değildi. Güçsüzce omuzlarından tutarak Giz'i kendinden uzaklaştırdı. Başı birden öne düşerken onun gövdesini bir türlü dik tutmayı beceremiyor olması Dilara'da adamın omurgasını yoklamak için derin bir isteğe neden oluyordu. Bir elini boynuna yerleştirerek Giz'in başını kaldırırken diğer elini istemsizce omzundan aşağı kaydırdı. Teni, elinin altında cehennem gibiydi. Ağzında bir avuç cam kırığı varmış gibi boğazı yırtılırcasına güç bela yutkunurken dakikalardır dağılan dikkatini yeniden yarım bıraktığı işi tamamlamak için toplamaya çalıştı. Parmaklarının altında hissettiği hafif derin, uzun çizgiler kalbinin atmayı bıraktığı bir andan sonra olanca şiddetiyle göğüs kafesine vurmasına neden oldu.

Parmak uçlarıyla adamın sırtındaki yaranın izlerini sürdü.

Gözlerinin dolduğunu hissederken dudaklarını çaresizce aralayarak iç çekti. Giz'in bu yaraları nasıl aldığını anlattığı an aklına gelince kirpiklerinden bir damla yaşın kayıp gitmesine engel olamadı. Bu adamla ne yapacağını hiç bilmiyordu. Adam iki tarafı da keskin bıçaklar gibiydi, Dilara neresinden tutsa yara alacaktı. Kadın tüm pencerelerini kapatmış, tüm kapılarını kilitleyip korkarak karanlıkta yağmurun dinmesini bekleyen küçük kız çocukları gibiydi ama kulaklarını kapatmaya çalıştığı ses, derin derin kaburgasının altından fısıldıyordu. Nefes almak konusunda bir kez daha tüm beceriksizliğiyle çabalarken kirpiklerindeki dalgalanmayla daha fazla başa çıkamayacağını fark ederek gözlerini kapattı. Bu kirpiklerinde bozulan sıra, canına kastetmeye hangi ara başlamıştı, bilemiyordu.

Belki bilse...

Gerçi bilmese...

Giz'in sırtındaki elini çekmesi için avaz avaz bağıran mantığına bir süre daha kulaklarını kapatmayı tercih ederek parmaklarını belinden omuzlarına doğru kendisinden tarafa bükülen omurga kavisi boyunca hareket ettirdi. Bir yarayı yoklar gibi... Ne yaparsa yapsın, ne kadar kaşı koyarsa koysun adam içine akıyordu. Aklından karışıklığın ona biraz olsun aman vermesini dileyerek gözlerini araladı. Adamın hâlâ üstü çıplak bir şekilde - ki bunu aklından geçirmekten son derece rahatsız hissediyordu - omzunda yattığını hatrına getirdiğinde hızlıca toparlanarak tişörtü Giz'in başından geçirdi. Ardından kollarını da giymesine yardım ettikten sonra tişörtü düzelterek adamı yeniden yatağa yatırdı. Terden ıslanan saçlarının arasına gezinen parmaklarına daha fazlası için fırsat tanımadan hızla toplanıp yatağın ucuna geçti. Ayakkabılarını da çıkardıktan sonra adamın hâlâ düşmeyen ateşi için bir şeyler yapmaya karar vererek mutfağa yöneldi. Selim getirdiği doktorun adamın ateşini düşürmek için iğne yaptığını söylemişti. Muhtemelen iğne etkisini gösterdiğinde Giz'in ateşi düşecekti ama kadının içi bir türlü rahat etmiyordu. Evin yabancısı olduğunu o an için göz ardı ederek bir kasenin içine soğuk su koyduktan sonra bir de havlu bulabilmek için hızlıca etrafa göz gezdirdi. Görünürde işine yarayacak bir şey bulamayınca çantasından kim bilir ne zamandır yanında taşıdığı şalı çıkardı.

Kağıt EvlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin