Hartes öksürerek ayağa kalktı ve etrafına baktı,neredeyse yok olmuş arenaya,her yere saçılmış olan vücut parçalarına,ve hala yaşasalar da Portas yüzünden hayatlarının dayaklarını yemiş kişilere baktı.
Yana doğru bakıp bir kenara yığılmış Megas'a doğru yürümeye başladı,Portas'ın gücü yüzünden topallıyordu,bitap düşmüştü.Topallayarak ustasının yanına vardı ve onu sarsmaya başladı,Megas yavaşça kendine gelirken öksürdü.Hartes çok yorgun olsa da,ustasının hala yaşamasına sevindi,kafasını çevirdiğinde Melek'in de ayakta durduğunu gördü.Melek yanına gelip elini omzuna koyup gururla ona baktı.
"Aferin Hartes."
Hartes etrafında toplanmaya başlayan kalabalığa bakmaya başladı,kalabalığın içinden Aiden geldi,yüzü tamamen şişmişti ve tanınmayacak haldeydi.Birkaç kemiğinin kırık olduğunu belli edercesine yamuk duruyordu ama yumruğunu havaya kaldırdırırken tereddüt etmedi.
"Hartes!"
Bir kez kaldırdı yumruğunu,kalabalık yavaşça ona uydu ve alanda hayatta kalan herkes Hartes'in adını haykırmaya başladı.
Saraydan kraliçe ve konseyi geldiğinde katliamın üstünden bir saat geçmişti,kraliçe masmavi bir savaş zırhı kuşanıp gelmişti,konseyi de öyleydi.Kraliçe hemen gelip mücadele sırasında kaçan ve geri dönen kızına sarıldı,sonra Aiden le konuştu ve sonunda yaklaşıp Hartes'i tebrik etti.Hartes yorgun bir şekilde saraya dönerken,Sharanorla detaylı bir konuşma yapmaya karar verdi.
***
"Şimdi,anlat."dedi Hartes,odasında yere oturmuş ve konsantre olarak benetonuna girmişti,kafesin önünde duruyor,kafesin diğer tarafında duran,ilk defa yorgun görünen ejderhaya bakıyordu.
Sharanor burnundan duman çıkartıp gözlerini kırptı.
"Burada,yalnız değilim,değiliz.Benimle ve kaçan Portas dışında burada hala üç tane tanrı var."
"NE?"
"Beni duydun."dedi ejderha."İçinde benim dışımda üç süper-güçlü varlık var,tabi benim kadar süper ve güçlü değiller de,neyse."
"Peki,madem bu kadar süpersin Portas nasıl kaçtı?"
Ejderha gözlerini kıstı."Şekerleme yapıyordum,sonra sen o rüya avcısının yanına gittin,seni uyarmakta haklıydım,o da senin gibi bir taşıyıcı,bir varlık taşıyor içinde."
"Ne taşıyor,tanrı mı?"
Sharanor gözlerini kısıp kafasını iki yana salladı."Hayır zeki çocuk,bir canavar taşıyor,hem de sıradan birini değil,Miko'yu."
"Miko da kim?"
"Kim değil,ne?Miko,Işık Tanrısı Yoko'nun ortağıydı,ama Yoko kaybolunca Miko dünyaya geldi,dikkatsiz davrandığı için bir avuç aptal onu mühürledi,ondan baya korkmuşlardı,ne de olsa o tavus kuşu baya dehşetli."
Hartes kahkaha attı."Tavus kuşu sıradan değil dediğin şey bir tavus kuşu mu?Ahahaha!"
"Neye gülüyorsun aptal çocuk!"diye kükredi ejderha."Miko'yu sakın hafife alma,kuyruğunu açtığında anda seni öyle bir hipnotize eder ki,kim olduğunu,hatta ne olduğunu bile unutursun,yerde sürünmeni ve bir yılan olduğunu söylerse,yerde sürünmeye başlarsın.O kadar güçlü bir etkisi var.
Hartes yutkundu."Peki,Portas nasıl kaçtı,ya da ben neden onu daha önce görmedim,hissetmedim,veya diğer tanrıları?"
Sharanor ofladı."Amma da meraklısın.Pekala,bak.Portas ve diğerleri burada sadece bilinç halinde bulunuyorlardı,bir bedenleri yoktu.Aslında oluşturabilirlerdi,çünkü sürekli olarak senden enerji çekiyorduk,altın modunu bu kadar geç uyandırmanın sebebi bizdik.Neyse,bedenini ilk oluşturabilen ben oldum,ama burada esir olduğumu fark edince pişman oldum,yalnızlığı sevdiğim içinde tanrıların bilinçlerini baskı altında tutup beden oluşturmalarını engelledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ningendo
FantasySiyahlar içerisinde ki adam yukarıya doğru sıçradı ve üstünde neredeyse yok olmuş bir klanın arması bulunan devasa bir sütun'un üstüne kondu.Yıldırımlarla dolu gökyüzüne baktı,vahşice ve çılgınca bir kahkaha attı.Başını aşagıya çevirip bir zamanlar...