"Adamın yüzünü görmeliydiniz!Hahahahahaha!"
"Aynen öyle!Çok komikti,hahahahaha!"
İçkiden dolayı bayılcak gibi duran adam kenardan aldığı kalın bir odunu ortada bulunan ateşe attı.Diğerleri kahkahalara boğulurken kendisi dengesizce sallanıyordu,çok içmişti,kafası patlayacak gibiydi.
Akşamın karanlığı yıldızları parlak ışığıyla aydınlanırken,sekiz kişilik grup haykırarak gülüyor,biten savaşın anılarını anlatıyorlardı,adam savaş sırasında kırılmış ve hâla iyileşmemiş dişinin ağrısını azaltmak için elinde ki içkiyi tekrar yudumladı,hayatta kaldığı için sevinçliydi,sonunda evine,Güney Krallığına dönüyordu.Kuzey krallığı gibi mahvolmadıklarına şükrediyordu, Altın Mürettebat,kuzeyi resmen çiğnemiş ve geri tükürmüştü,adam sarhoşluktan netleşen kafasıyla o ülkenin bir daha toparlanamayacağını düşündü,kendisi oranın kralı olsaydı ne yapardı acaba?
"Hey,Şifan!Ne düşünüyorsun dostum?Ülke kurtarma tekniklerini mi?Yoksa hayatın ne kadar garip olduğunu mu?Hahahahahaha!"
Diğerleride içkinin etkisiyle kahkahaya boğuldular,Şifan adlı adam gözlerini kırptı,neredeyse yıldızlara ulaşmış kafasıyla konuşmaya başladı.
"Bu dünyada garip şeyler var dostum,örnek istersen;fahişelerin fiyatı her yerde ucuzken,bazı manyaklar eşşeklere tecavüz ediyorlar!Lanet olsun dostum,bu gerçekten iğrenç bir şey!"
"Hahahahahahaha!"
"Seni aptal piç!Hahahahaha!
"Bunu düşündüğüne göre sende atlara tecavüz ediyorsundur Şifan,Hahahahahaha!"
Şifan başını eğdi ve içkisini tekrar yudumladı.
"Peki o zaman,şu Leotin çocuğuna ne diyorsunuz?O en büyük garipliklerden biri,yüzyıllarca ortada görünme,sonra bir anda ortaya atlayıp bir savaş başlat,peh!"
Şimdi herkes susmuş,bunu düşünüyorlardı,Şifanla en çok dalga geçen adam aniden böğürerek kahkaha attı.
"Haklısın Şifan,o piç bizi savaşa soktu,eğer karşıma çıkarsa,onun kollarını kopartıp kıçına sokacağım,onun yüzünden onlarca dostumuz öldü!
"Evet,bende onun gözlerini oyup ona yedirirdim!"
"Ben eşşekler yerine ona tecavüz ederdim!
Herkes sesin sahibine döndü.
"Sen eşşeklere mi yelleniyorsun?"
Sözü söyleyen adam kıpkırmızı bir şekilde dururken,çok derin bir ses kahkaha attı.
"Hahahahaha!Bende bu gece eğlenecek yer arıyordum,tam yerine gelmişiz ha,güzellik?"
Gruptakiler korkuyla ayağa kalkarken,ormanın içinden çıkan genç çocuğa baktılar,çocuk tamamen siyahlara bürünmüştü,siyahlığı bozan tek şey altın renkli saçlarıydı.Başlarını çevirdikleri zaman diğer taraftan da bir kızın çıktığını gördüler,nasıl bu kadar sessiz olmuşlardı,nasıl kendilerini hissettirmemişlerdi?
Adamlar içkinin verdiği deli cesaretiyle kılıçlarına sarıldılar,liderleri sallanarak öne çıktı.
"Sen de kimsin?Ve ne hakla kampımıza gelirsin?"
Çocuk yavaşça gülümsedi,çok yakışıklı ve kendine hakim görünüyordu,kendisine doğru uzatılan kılıca bakarak güldü.
"Şey,yolculuk etmekten biraz sıkıldım,sonra sizin ateşinizin dumanını gördüm,o yüzden de buraya geldim.Kim olduğum da önemli değil,sadece bir soru sormak istiyorum.Tanrı diye birini duydunuz mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ningendo
FantasySiyahlar içerisinde ki adam yukarıya doğru sıçradı ve üstünde neredeyse yok olmuş bir klanın arması bulunan devasa bir sütun'un üstüne kondu.Yıldırımlarla dolu gökyüzüne baktı,vahşice ve çılgınca bir kahkaha attı.Başını aşagıya çevirip bir zamanlar...