"Bir ölümsüz mü?"dedi Boris,şaşkınlıktan nefesi boğazından kitlenmişti."Kusura bakma ama,aklını mı kaçırdın?O adamlar Tanrı Seviyesinin zirvesindeler,adları üstünde,ölümsüzler,binlerce teknik biliyorlar,içlerinden en güçsüzü bile seni nefesiyle öldürebilir,bunu bilmeyecek kadar aptal biri değilsin."
Hartes gülümsemesini büyüttü,Malyen bu gülümsemenin manasını biliyordu,Hartes'in bildiği bazı şeyler vardı,işe yarayabilecek şeyler.
"Ne yani,bana hiç inancın yok mu Boris?"dedi Hartes.
Boris hareket etmedi."Sen onlarla aşık atamazsın Hartes,ben Kral Seviyesinin zirvesindeyim,aynı zamanda bir yarı tanrıyım,Kuzey çapında güçlüyüm,ama asla bir ölümsüze meydan okumam,okuyamam.Onlardan az sayıda olması tesadüf değil,bulundukları yere gelmek yüzyıllar sürüyor,ölümsüz oldukları zaman ise rüştlerini kanıtlamak için Azto Kani içerisinde bulunan en az yirmi kişiyi öldürürler,isimlerini duyururlar.Dünya da onlara meydan okuyabilecekler sadece kendileri gibi ölümsüz olanlar,birkaç istisna da olabilir tabi.Onlarda buradan binlerce kilometre uzakta,kendi hallerinde yaşayan efsaneleşmiş adamlar,Kamalı Jack Donnet yada Vladimir Trump Jong-Un gibi belalı,tehlikeli kişiler."
Hartes elini çenesine götürdü,biraz kaşıdı,sonra Malyen'e döndü.
"Herkes nerede?Melek?Megas?"
Malyen ufak bir umut kırıntısıyla cevap verdi.
"Herkes Melek'in evinde."
"Güzel,oraya gidiyoruz."
"Ne?"dedi Boris."Beni öldürmek isteyen bir ev dolusu kişinin yanına mı gideceğim?Neden peki?"
"Çünkü ben öyle diyorum."dedi Hartes sertçe."Bir itirazın mı var?"
"Şey,hayır.Tabi ki yok ama..."
"Korkma,sana bir şey yapmalarına izin vermem."dedi Hartes."Oraya tartışacağımız bir konu var."
"Öyle olsun."dedi Boris gönülsüzce.
"Onlardan özür dilemen gerekiyor,eğer onlarla konuşacaksan."dedi Malyen Hartes'e.
"Farkındayım,ve dileyeceğim."
"O zaman,gidelim."
***
Kronos sert pullu ayak bileğinden yakaladığı kartalı yere savurdu,boyutu yüzünden yere tam çakılmasada,kanatlarından biri incindiğinde acıyla çığlık attı,Kronos kendi yarattığı alanda kolayca ışınlandı,Kartal Zinon'un şekline bürünmüş Kafiyeli Hector'un kafasının yanında belirdi,parmaklarını sıkıp,çok güçlü savaşçıları öldürebilecek bir yumruk attı.Kartal'ın koca kafası Qerzost'tan yapılmış zemine sertçe çarptı,Kronos vurmaya devam etti,sonunda darbelere dayanamayan Hector,ufak bir ışık parlamasıyla eski haline döndü,paramparça olmuş kıyafetleriyle yere çöktü,nefes nefese bir halde konuşmak için ağzını açtı,ama konuşamadı,Kronos sert bir tekmeyi çenesine yapıştırdı,ağzından fırlayan bir kaç dişinin yerde takırdadığını gören Kafiyeli,acıyla yüzünü buruşturdu,çenesi çatlamıştı,muhafızları kenarda sessizce beklerken,Kronos acı ve tiksintiyle dizlerinin üstünde olan adama baktı.
"Ne kadar yazık,bize katılıp,yeni dünya da iyi bir mevki sahibi olabilirdin,ama sen,eskimiş,neredeyse unutulmuş geleneklerine bağlı yaşamayı seçtin,sana göre,Altın Gök de saklananlar dışında başka tanrı olamaz değil mi,Hector?Ama bak,buradayız,karşındayız, tapındıklarından çok daha güçlüyüz,ve onların aksine,bizim bir amacımız,hayalimiz var."
Hector nefes borusuna akan kanı öksürerek çıkarmaya çalıştı,kanlanmış gözleriyle kendini dünyanın hakimi ilan eden adama baktı.
"Güzel bir ten,tanrı değil köpeksin sen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ningendo
FantasySiyahlar içerisinde ki adam yukarıya doğru sıçradı ve üstünde neredeyse yok olmuş bir klanın arması bulunan devasa bir sütun'un üstüne kondu.Yıldırımlarla dolu gökyüzüne baktı,vahşice ve çılgınca bir kahkaha attı.Başını aşagıya çevirip bir zamanlar...