Kamalı Jack Donnet genç Leotini yolladıktan sonra arkasını dönüp hızlı adımlarla alt kata indi,bir köşeye yığılmış kahine yaklaştı,çömeldi.
"İyi oynadın."
Kahin başını kaldırıp gülümsedi.
"Tamamen oyun değildi,ama olsun,Zuma'nın hakkı var,daha fazla soru sorar,daha çok şey öğrenirse ona zararı olur,yeterince şey söyledim,şimdi bakalım kader kimin yüzüne gülecek,ve zaferi ona bahşedecek?"
Jack kaşlarını çattı,az öncekinin tamamen rol icabı olduğunu sanıyordu.Ama kahinin dediği gibi gerçekse,bilmeden Hartes'e birşeyler söylemiş olabilirdi,tam ağzını açıp konuşmaya başlayacaktı ki,gemi şiddetle sallandı,Jack alışık olduğu bu durumda olduğu yerde kalırken,kahin odanın başka bir köşesine kaydı,Jack'in içinden böyle büyük ve şanlı bir adamın böyle kayıp gitmesine gülmek geldiyse de,kendini tuttu.Arkasını dönüp hızla kapıya yöneldi,omzunun üstünden kahine baktı.
"Burada kal."
Kamalı Jack hızla merdivenleri tırmandı,güverteye geçen kapıya geldiğinde mürettebatından genç biri onu karşıladı.
"Kaptan,acilen gelmeniz-"Mürettebatın genç üyesinin gözleri yuvalarından fırlayıp Jack'in üstüne düştü,Jack şaşkınlıkla geriye çekilirken çocuğun ağzından,burnundan ve kulaklarından fışkırmaya başlayan kan her yere saçıldı,Jack öfkeyle çocuğun üstünden geçip güverteye çıktı,çıkmasıyla haykırması bir oldu.
Tüm güverte,Jack'in yıllardır tanıdığı,babalık ve ağabeylik ettiği kişilerin cesetleriyle doluydu,bazılarının kafaları kopmuştu,bazıları direk olarak,hiçbir belirti olmadan yerde yatıyorlardı ama bedenlerinden hiçbir enerji hissedilmiyordu,Jack sinir ve üzgünlükle güvertede ilerlerken,sancak direğinden bir adam önüne atladı,düştüğü yerde ki tahtlar kırıldı.
Baştan aşağıya kıpkırmızı bir zırh kuşanmıştı,üstelik zırhı metal değil,elmastandı,sırtında iki büyük kılıç,belinde ve bacaklarında çeşit çeşit hançer,kama,bıçak vardı,ama Jack bu adamın onlara ihtiyacı olmadığı biliyordu,onun silaha ihtiyacı yoktu,zaten kendisi silahtı.Zırhlı adamın gözleri parlak kırmızı renkte parıldıyordu,Jack'i görünce keyiflendi.
"Vay vay vay,demek Kamalı Jack Donnet adında ki korsan bozuntusu sensin,bu denizlerin bana ait olduğunu bilmiyor musun çocuk?"
"Denizler hiç kimseye ait değildir,onları oraya koyan sen değildin."
Adamın gözleri öfkeyle daha da parladı,Jack'e bir enerji dalgası gönderdi,Jack bütün gücüyle vücudunun etrafında bir kalkan oluşturup saldırıyı engelledi.Adam daha kızmış gibiydi.
"Leotin nerede?"
"Seni ilgilendirmez."
Adam dişlerini sıktı,omuzlarını çatırdattı.
"Kiminle konuştuğunun farkında değilsin sanırım."
Jack özgüvenle çenesini kaldırdı,dişlerini gösterip korsanların yapacağı gibi meydan okudu.
"Kendine savaş tanrısı diyen bir sülükle konuşuyorum sanırım."
Portas kahkaha attı,kahkahası gök gürleten cinsteydi.
"Komik çocuk seni,Tanrı Seviyesindesin diye benimle kapışabileceğini mi sanıyorsun?Ben Savaş Tanrısıyım evlat,çoktan seni öldürmek için on iki farklı yol planladım bile,şımarıklığı bırakıp konuşsan diyorum?"
Jack gülümsedi."Buradan bir şey elde edemeyeceksin Portas,ama adamlarıma yaptıkların için hesap vermeden de gidemeyeceksin."
Portas gülümsedi,Jack onun gözlerinin irileştiğini,dudaklarını yaladığını fark etti,savaşa olan ihtiyacını ve isteğini gördü,tam sürpriz saldırı yapacaktı ki,arkasından bir ses duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ningendo
FantasySiyahlar içerisinde ki adam yukarıya doğru sıçradı ve üstünde neredeyse yok olmuş bir klanın arması bulunan devasa bir sütun'un üstüne kondu.Yıldırımlarla dolu gökyüzüne baktı,vahşice ve çılgınca bir kahkaha attı.Başını aşagıya çevirip bir zamanlar...