"Savaş bitti."dedi Lord Bishop."Biz kazandık."
"Herkesin bildiği bir şeyi tekrar etmenize gerek yok Lord Bishop."
Lord Bishop şişkin göbeğini sinirle içine çekip yerine oturdu,kızgın gözlerle kendini rencide eden adama baktı.
"Belki farkında olmayanlar vardır Lord Magnus,hatırlatmak istedim."
Rades birbirlerinden nefret eden iki şişko lorda bakıp içinden güldü,bugün neşesi yerindeydi,toplantı yaptıkları masa farklı krallardan gelen mektuplarla doluydu ve hepsi aynı şeyi istiyordu:Barış.
"Evet,kazandık."dedi Rades herkesin dikkatini çekmek için."Ama bu,savunmamızı bırakacağımız anlamına gelmiyor,kuzey mahvoldu,ne altınları,ne askerleri ne de kendilerini destekleyecek zengin aileleri kaldı.Batı ve Güney ise gücümüzden nasiplerini aldılar,ama hala savaşacak güçleri var,bu yüzden dikkatli olmalıyız lordlarım,her an yeni bir savaş başlayabilir."
Masada ki lordlar onaylayan sesler çıkarırken,Rades sağında ki boş sandalyeye baktı,hala gelmemişti,Rades yine nereye kaybolduğunu düşünürken toplantı odasının çelik destekli kapıları gıcırtıyla açıldı ve kapıda ki görevli girenin ismini bağırdı.
"Altın Mürettebat Prensi Hartes Leotin!"
Hartes,vücuduna oturmuş altın zırhı,omuzlarını geçen sarı saçları,olgunlaşmaya başlamış yakışıklı yüzü ve kendine güvenini belli eden uzun adımlarla içeri girerken,Rades hariç masada ki lordlar ayağa kalktı ve başlarını eğdi,Hartes oturmalarını işaret edip Radesin yanında ki yerine oturdu ve elini masaya koydu,Rades'den beklediği soruyu aldı.
"Neredeydin?"
Hartes yaşının ve tecrübelerinin verdiği soğuk kanlılıkla ustasına baktı."Ufak bir güvenlik sorunu oldu,ama hallettim."
"Öyle olsun,bu arada,mektupları gördün mü?"
Hartes siyah yüzükle süslü elini uzatıp mektupları aldı,buraya geldiğinde okuma ve yazmayı bilmiyordu,şimdi ise en büyük yazarları kıskandıracak şekilde yazabiliyor,en güzel sesli hatipleri hayran bırakacak şekilde konuşabiliyordu.Her hareketi muhteşemdi,burada yaşayan herkes bunu biliyordu.
"Ayak takımı barış istiyor,sonunda."
Rades,Hartes'in yorumuna gülümsedi.Hartes mektupları masaya geri koydu,siyah gözlerini Rades'e çevirdi.
"Kuzey mahvolmuş,işgal olacak mı?"
Rades ona şüpheyle baktı."Olabilir,daha karar vermedim.Sen ne düşünüyorsun?"
Hartes omuzlarını oynattı,diğer lordlar sessizce masada oturan bu iki süper güçlü varlığa odaklanmıştı.
"Ele geçirecek değerli şeyler var,ancak sokaklarda savaşmak meydanlarda savaşmaktan farklıdır,kuzey sağlam savunma yaparsa yıpranırız.Kendimizi yormaya hiç gerek yok."Hartes sandalyesinde doğruldu."Ayak takımına istedikleri şeyi verip,yolumuza bakalım."
Lordlar onayladı,bazıları gülümseyerek,bazıları sessizce kafa sallayarak.Rades elini genç adamın omzuna koydu.
"İşte benim öğrencim."
Hartes göğsünü kabartarak gülümsedi."Başka bir şey var mı efendim?"
Rades gülümsedi."Hiç bir şey evlat,keyfine bak."
Hartes on beş yaşının verdiği heyecan ve atiklikle kalktı ve toplantı odasından çıktı,yapması gereken bir kaç şey vardı,önce sarayın bahçesine gidip bir demet çiçek aldı,sonra sarayın güvenli bölgesine doğru gitmeye başladı,barış haberini vermek istediği biri vardı,güvenli bölgeye doğru yürürken,kaşınan elini kaşıdı ve savaş yüzünden geciken intikam planlarına lanet etti.Gitmek istediği yere gelmek üzereyken,onun sesini duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ningendo
FantasySiyahlar içerisinde ki adam yukarıya doğru sıçradı ve üstünde neredeyse yok olmuş bir klanın arması bulunan devasa bir sütun'un üstüne kondu.Yıldırımlarla dolu gökyüzüne baktı,vahşice ve çılgınca bir kahkaha attı.Başını aşagıya çevirip bir zamanlar...