"Dediğim gibi,"dedi sarhoş adam ciddiyetin son noktasındayken."Mürettebatı ben savundum!"
"Yoh am..."
"Yavaş gelllll!"
"Ciddiyim!"diye bağırdı adam."Baktım Rades üzgün üzgün dolaşıyo,ne oldu dedim.Bana dedi bu gece kuzeyliler bizim anamızı ...."
"Sallama!"
"Yemin ederim!"
Tütün içenlerin çıkardığı duman dolayısıyla nefes alınamayacak hale gelen hanın en köşesinde,orta yaşlı bir adam içki içiyor,ara sıra kulağına gelen fısıldamalara kulak kabartıyordu.Pek dikkate değer konuşmalar olmadığı için de,bu çaba canını sıkıyordu.Hanın başka bir köşesinden yaklaşan genç çocukları görünce morali daha da bozuldu,dört kişilerdi,birisi eksikti,gereksiz bir fazlalık vardı.Perses aylak bir şekilde masaya oturunca Megas kaşlarını çattı,Malyen onunla aynı ortamda bile bulunmaktan rahatsız olduğu için Megas'ın yanına oturdu,Lara da yanlarına oturunca Loren mecburen Perses'in yanına oturup gözlerini masaya dikti.Megas birasını yudumlarken gözlerini kısıp Perses'e baktı,Perses de sinirle Malyen'e bakıyordu.Kendisini yendiği için hala kızgındı.
"Ne zaman gideceğiz?"diye başlattı konuşmayı Lara,masada ki gerginlikten bıkmıştı.
"Hazır olunca."diye cevap verdi Megas.
"Hazır olunca,hmm,peki ne zaman hazır olacağız?"diye sordu Perses alayla."Yanlış anlamayın,pek şikayetçi değilim.Ama insanlar şüphelenmeye başladı."
"Kapa çeneni,asıl şimdi şüphelencekler."
Perses sinirle konuşana döndü."Benimle böyle konuşma,yoksa..."
"Yoksa ne?"diye sordu Loren."Burada kimlerin üstün olduğunun farkında değil misin?"
Perses gülümseyip geriye yaslandı,kendisine öldürecekmiş gibi bakan üç erkeğe göz gezdirdi,kız kendi derdindeydi.
"Öyle olsun,ama paranız suyunu çekebilir,dikkatli olun."
"O zaman biz daha küçük odalarda,sen de ahırda yatarsın."dedi Malyen.
"Onun yanında yatmayı tercih ederim."dedi Perses eliyle Lara'yı göstererek.
Lara kaşlarını çatıp ellerini masaya dayadı."Bir daha söylesene."
"Susun!"diye haykırdı bir adam hanın ortasında."Bırakın da anlatsın!"
Birbirlerine laf sokmayı bırakıp kafalarını o yöne çevirdiler,adamın biri masaya çıkmış,etrafında toplanmış olan kişileri sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Susun,susun!Anlatacağım!"
İnsanlar sessizleşip kulak kabarttılar,Megas ve diğerleri de merak edip dinlemeye başladılar.Adam boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Bir hafta önce,kuzeye mal götürüyordum.Yolun kenarından aheste aheste giderken büyük bir gürültü duydum,açıkcası biraz tırstım,atları bir ağaca bağlayıp sesin geldiği yöne doğru koştum,çok ciddiyim dostlarım,hayatımda böyle bir şey görmemiştim!Genç bir çocuk,kocaman bir adama karşı savaşıyordu,adam da normal biri değil,boyu on metre!"
"Oha!"
"Sallama!"
"Yavaş gel!"
"Tamam tamam."diye devam etti adam."On değilse de,beş metre vardı,neyse,bir baktım ki adam değişik bir teknikle saldırıyor,elinde de kocaman orak!Bizim çocuk da armut toplamıyo tabi,o da karşılık veriyor!Hatta bir ara çocuk öyle bir şey yaptı ki,dedim vay anasını!Neyse,böyle devam ede ede,çocuk adamın kafayı kopardı,ganimet olarak da yüzüğüne koydu.Bir duruşu var,heykeli yapılsa malum bölgeye beton yetmez.Sonra,çocuk etrafında baktı,bende çalılıkların arasına girdim tabi,bana bakıyordu bana!Bir de ne görüyüm?Çocuğun gözleri altın altın parlıyor!Dedim bu kesin Leotin evladı!Hani şu Mürettebat'ın yanında ki!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ningendo
FantasySiyahlar içerisinde ki adam yukarıya doğru sıçradı ve üstünde neredeyse yok olmuş bir klanın arması bulunan devasa bir sütun'un üstüne kondu.Yıldırımlarla dolu gökyüzüne baktı,vahşice ve çılgınca bir kahkaha attı.Başını aşagıya çevirip bir zamanlar...