-40- Kesik.

113K 3.7K 435
                                    

Arkadaşlar hikaye 18k larda bakış ve 1000e yakında beğeni almış. Bunu farkettiğimde 32 diş gülümsedim. Harikasınız :)) Neyse daha fazla sizi tutmıyımmm

İyi okumalar :**

"Öğlen oldu uyan artık!"

Mırıldanarak yatakta sağa döndüm ve yorganıma sarıldım. Şu sıralar en yakın arkadaşım yorganımdı. Çünkü hava bazı günler oldukça soğuk oluyordu. Bende popom donmasın diye yorganımla bütünleşiyordum.

"Hadi ama sarışın" Elimi savuşturup "Git başımdan" diye mırıldandım.

Başım öyle çok ağrıyordu ki kendimi bir gün ömrü kalmışlar gibi hissediyordum. Durum bu olunca uykum için, dünya savaşı bile başlatabilirdim.

"Saat 2 oldu." Çokta tın , diyesim geldi ama onu bile demeyip yorgana daha da sarıldım. Olası Ediz çekmelerine karşı. Çekmeye çalışsa yorganla beraber beni bile duvara uçurabiliceğine emindim fakat sonuna kadar savaşırdım.

Yataktaki yükü kalkınca zaferle gülümsedim ve kendimi uykunun tatlı,  "Gel aşkım" diyen kollarına bıraktım.

Edizin beş on dakika boyunca gelmediğini farkedince uykuya girme çabalarına ara verdim ama hala gözlerim kapalıydı.

Bu sessizliğini fırtına öncesine yorumluyordum. Ediz bu, eğer uyanmamı istiyorsa tır bile çarptıttırır. Gerçi ozaman gebereceğimden ebedi uykuya kavuşucaktım.

Ediz üzülür müydü acep? Acaba yerine "acep" dediğim zaman çoktur. Banu bunu üşengeçliğime yoruyor. Tamam tembelin tekiydim ama acaba diyemiycek kadarda üşengeç değilim. Öyle miyim?

Boynumda tüylü, hareket eden bir şey hissettiğimde uğruna savaşlar açmayı göze aldığım uykumu tozlu rafa fırlatıp ayağa fırladım. Kapıya doğru arkama bakmadan koşarken kahkaha sesini duyduğumda durdum.

Ah Tanrım, cidden mi?

Gözlerimi kısarak elinde oyuncak örümcekle yatakta oturan Edize döndüm. Ben Albert Einstein ı sollayan düşüncelerimle boğuşurken Edizin geldiğini farketmemiştim tabiii.

Ellerimi belime koyup öfkeyle Edize baktım. "Ciddi anlamda soruyorum, Sadist misin ?"

Örümceklerden oldum olası korkmuş, oyuncaklarından bile kaçışmıştım. Öldükten sonra mezarımın üstünde böceklerin cirit atıcağı aklıma geldikçe vampir olup ölümsüz olasım geliyordu. Hemde şu Edizin kanını bir güzel içerdim. Kafasınıda vampirliğin getirdiği güçle taşlara sürterdim. Sonra Güneşin kafasını kopartırdım.

Ben ne ara bu kadar cani oldum? diye düşünürken Ediz hala gülüyordu.

"Pişmiş kelle gibi sırıtma." diye homurdandım. Edizin pişmiş kellesini görsem sırıtan ben olurdum.

"Sana uyan demiştim." dedi gülünç sesiyle. Gülmeyi zar zor kesebilmişti.

"Gerizekalı!" diye bağırdığımda elindeki oyuncak örümceği salladı.

"Fred'i üstüne atarsam görürsün."

Kahkaha attım. " Oyuncak örümceğine isim mi verdin?"

Benimde bir oyuncak ayım vardı ve bende "Tedd" ismini vermiştim. Onunla uyumayı Edizin benimle uyumaya başladığı zaman bırakmıştım. Çünkü gece geldiğinde beni bir ayıcıkla sarılırken görürse yaşlandığımızda bile dalga geçerdi.

Tabi benim isim koyduğum oyuncak bir ayıydı. Onunkisiyse bir örümcek. Ediz Sarrafoğlu gariplikleri..

"Yatağının yanındaki komidinde bir ayıcık var. Ona isim koyduğuna ve geceleri onunla yattığına eminim" dedi o bilmiş sesiyle.

Baş Belası(AskıyaAlındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin